Marka nedir?
Türk hukukunda marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt etmek için kullandığı işaretlerdir. Markalar, bir işletmenin ürün veya hizmetlerini tanıtmak, tüketiciye güven vermek ve işletmenin imajını oluşturmak amacıyla kullanılır.
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından verilen Marka Kanunu’na göre, marka; isimler, sözcükler, harfler, rakamlar, şekiller, renkler, sesler, ambalajlar ve bunların kombinasyonları gibi çeşitli işaretler olabilir. Markalar, tescil edildikten sonra marka sahibine münhasır kullanım hakkı sağlar.
Markaların tescil edilebilmesi için belirli kriterleri karşılaması gerekmektedir. Bu kriterler arasında markanın ayırt edici nitelik taşıması, hukuka aykırı olmaması, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olmaması gibi şartlar bulunmaktadır.
Markaların tescil edilmesi, marka sahibine markayı kullanma ve markayı başkalarının izinsiz kullanmasını engelleme hakkı verir. Marka sahibi, markasını koruma altında tutarak rakiplerinden ayırt edici olmasını sağlar ve tüketicilere güven verir.Marka hukuku, markaların tescili, marka ihlalleri, marka lisanslama gibi konuları kapsayan bir hukuk dalıdır. Marka sahipleri, markalarını korumak ve markalarını ticari olarak değerlendirmek için marka hukukuyla ilgili yasal düzenlemelere uygun hareket etmelidir.
Markaya neden ihtiyaç duyulur?
Markaya ihtiyaç duyulmasının birkaç nedeni vardır:
1. Ayırt Edilebilirlik: Markalar, bir işletmenin ürünlerini veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmek için kullanılır. Tüketiciler, markalar sayesinde hangi ürün veya hizmetin hangi işletmeye ait olduğunu tanıyabilirler. Markalar, işletmelerin kendilerini diğerlerinden farklılaştırmasını sağlar.
2. İmaj ve İtibar Oluşturma: İyi bir marka, işletmenin imajını ve itibarını temsil eder. Markalar, tüketicilerin zihinlerinde olumlu bir algı oluşturabilir ve güven duygusu yaratabilir. İyi bir marka, müşteri sadakati oluşturabilir ve işletmenin pazar payını artırabilir.
3. Rekabet Avantajı: Markalar, işletmelere rekabet ortamında avantaj sağlar. İyi bir marka, tüketicilerin tercih ettiği bir marka haline gelerek rakiplerinden ayrışabilir. Markalar, tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyebilir ve işletmeye pazarlama avantajı sağlar.
4. Hukuki Koruma: Markalar, tescil edilebilir ve korunabilir hale gelerek hukuki koruma altına alınabilir. Marka tescili, marka sahibine markayı kullanma ve başkalarının benzer veya karıştırıcı markalar kullanmasını önleme hakkı verir. Marka hukuku, marka sahiplerinin markalarını korumalarını ve marka ihlallerine karşı hukuki yollara başvurmalarını sağlar.
5. Değer Oluşturma: İyi bir marka, işletmeye değer katabilir. İyi bir marka, müşteri sadakati oluşturarak tekrarlayan satışları ve gelirleri artırabilir. Ayrıca, markalar, lisans anlaşmaları veya marka uzantıları gibi farklı gelir kaynakları yaratma potansiyeline sahiptir.Bu nedenlerden dolayı, işletmeler markalara ihtiyaç duyarlar. Markalar, işletmelerin rekabet etmesini, müşteri sadakati oluşturmasını ve değer yaratmasını sağlar.
Marka almanın şartları nelerdir?
Türkiye’de marka hukukunda marka almak için aşağıdaki şartlar bulunmaktadır:
1. Ayırt Edicilik: Markanın ayırt edici nitelikte olması gerekmektedir. Yani marka, diğer markalardan kolaylıkla ayırt edilebilmeli ve tüketicilerin zihinlerinde bir ilişki kurmasını sağlamalıdır.
2. Benzerlik: Marka alırken, başka bir marka ile benzerlik taşıyan bir marka seçmemeniz önemlidir. Benzer markalar, tüketicilerin kafa karışıklığına neden olabilir ve iltibas yaratabilir. Bu nedenle, marka alırken benzer markaların varlığını araştırmalı ve mevcut markalarla çakışmamaya özen göstermelisiniz.
3. Tescil Edilebilirlik: Markanın tescil edilebilir olması gerekmektedir. Tescil edilebilirlik, markanın yasal olarak korunabilmesi anlamına gelir. Markanın, hukuki olarak korunabilir ve tescil edilebilir niteliklere sahip olması önemlidir.
4. Yasal Düzenlemelere Uyum: Marka alırken, Türkiye’nin marka hukukuna uyum sağlamanız gerekmektedir. Türkiye’de marka tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurmanız gerekmektedir. Başvurunuzun, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun marka tescili ile ilgili yasal düzenlemelerine uygun olması gerekmektedir.
5. Marka Araştırması: Marka almadan önce, seçtiğiniz markanın başka bir işletme tarafından kullanılıp kullanılmadığını araştırmanız önemlidir. Marka araştırması yaparak, seçtiğiniz markanın benzersiz olduğundan ve başka bir işletme tarafından kullanılmadığından emin olmalısınız.Bu şartlara uygun bir marka seçerek, markanızı tescil ettirebilir ve marka hukuku kapsamında haklarınızı koruyabilirsiniz.
Marka hukukunda iltibas nedir?
Marka hukukunda “iltibas” olgusu, bir markanın başka bir markayla karıştırılmasını veya benzerlik yaratmasını ifade eder. İltibas, tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etmekte zorlanmalarına neden olan durumu ifade eder.
Marka hukukunda, bir markanın tescilli veya tanınmış bir markayla benzerlik göstermesi veya karıştırıcı bir etki yaratması durumunda iltibas söz konusu olabilir. Bu durumda, tescilli veya tanınmış marka sahibi, benzer veya karıştırıcı markanın kullanımını engellemek için hukuki yollara başvurabilir.
İltibas, markaların ayırt edici niteliklerini korumak ve tüketicilere doğru bilgi vermek amacıyla önemlidir. Tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etme hakkı olduğu için, iltibas durumunda marka sahibi, markasının itibarının zarar görmesini ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemek için harekete geçebilir.
Marka hukukunda iltibasın tespiti için çeşitli faktörler dikkate alınır. Bu faktörler arasında markaların görsel, işitsel ve anlamsal benzerlikleri, ürün veya hizmetlerin benzerliği, tüketicilerin dikkat düzeyi, markaların piyasada ne kadar yaygın olduğu gibi unsurlar değerlendirilir.
Marka hukukunda iltibasın tespiti ve önlenmesi, marka sahiplerinin haklarını korumak ve markalarını güvence altına almak için önemlidir. Bu nedenle, marka sahipleri benzer veya karıştırıcı markaların kullanımına karşı hukuki yollara başvurabilir ve markalarını koruma altına alabilir.
Hukuki sürecin etkin yönetilmesi, doğru stratejilerin belirlenmesi, güvenilir bir işbirliği ile tazminat davanızı en iyi şekilde yönetilebilmesi için hukuki ihtiyaçlarınızı anlayan ve ilgili alanda uzmanlaşmış bir tazminat avukatı ile süreci takip etmenizi önemle tavsiye ederiz.
Marka hukukunda iltibas suretiyle tecavüz hali nedir?
Marka hakkında iltibas suretiyle tecavüz, bir markanın başka bir markayla karıştırılması veya benzerlik yaratılması sonucunda marka sahibinin haklarının ihlal edilmesidir. Bu durumda, bir markanın tescilli veya tanınmış bir markayla benzerlik göstermesi veya karıştırıcı bir etki yaratması söz konusudur.
İltibas suretiyle tecavüz, marka sahibinin markasının itibarının zarar görmesine ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesine neden olabilir. Bu nedenle, marka sahibi, iltibas suretiyle tecavüz durumunda hukuki yollara başvurarak markasını koruma hakkına sahiptir.
Marka hukukunda iltibas suretiyle tecavüzün tespiti için çeşitli faktörler dikkate alınır. Bu faktörler arasında markaların görsel, işitsel ve anlamsal benzerlikleri, ürün veya hizmetlerin benzerliği, tüketicilerin dikkat düzeyi, markaların piyasada ne kadar yaygın olduğu gibi unsurlar değerlendirilir.
Marka sahibi, iltibas suretiyle tecavüz durumunda markasının tescilli veya tanınmış olduğunu kanıtlamalı ve benzer veya karıştırıcı markanın kullanımının markasına zarar verdiğini göstermelidir. Bu durumda, marka sahibi hukuki yollara başvurarak markasının korunmasını sağlayabilir ve iltibas suretiyle tecavüzün önlenmesini talep edebilir.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
Madde 30- (1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.
Marka hukukunda iltibas nasıl oluşur?
Marka hukukunda iltibas, bir markanın başka bir markayla karıştırılması veya benzerlik yaratması durumudur. İltibas, tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etmekte zorlanmalarına neden olur. İltibasın oluşması için aşağıdaki faktörler dikkate alınır:
1. Görsel Benzerlik: Markalar arasında görsel benzerlik varsa, tüketicilerin markaları karıştırma olasılığı artar. Marka hukukunda iltibasın bir faktörü olan görsel benzerlik, markaların görsel olarak birbirine benzemesi durumudur. Görsel benzerlik, markaların logolarının, şekillerinin veya diğer görsel unsurlarının benzerlik göstermesiyle ortaya çıkar.
Bir markanın görsel olarak başka bir markayla benzerlik göstermesi, tüketicilerin o markaları birbirinden ayırt etmesini zorlaştırabilir. Örneğin, iki markanın logoları birbirine çok benzeyebilir veya markaların ambalajları benzerlik gösterebilir.
Görsel benzerlik, markaların ayırt edici niteliklerini korumak ve tüketicilere doğru bilgi vermek amacıyla önemlidir. Tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etme hakkı olduğu için, görsel benzerlik durumunda marka sahibi, markasının itibarının zarar görmesini ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemek için harekete geçebilir.
Marka hukukunda görsel benzerliğin tespiti için markaların logoları, şekilleri, renkleri ve diğer görsel unsurları dikkate alınır. Benzer veya karıştırıcı görsel unsurların varlığı, görsel benzerlik olasılığını artırır. Ancak, görsel benzerlik tek başına iltibasın varlığını kanıtlamak için yeterli değildir. Diğer faktörlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Marka sahipleri, markalarının görsel benzerliklere karşı korunmasını sağlamak için markalarını tescil ettirmeli ve markalarını izinsiz kullananlara karşı hukuki yollara başvurmalıdır. Bu şekilde, marka sahipleri markalarını koruma altına alabilir ve görsel benzerliklerin olumsuz etkilerini önleyebilir.
2. İşitsel Benzerlik: İltibas halinde işitsel benzerlik, markaların isimlerinin veya seslerinin birbirine benzer olması durumudur. İşitsel benzerlik, markaların isimlerinin veya seslerinin telaffuz edildiğinde benzerlik göstermesiyle ortaya çıkar.
İşitsel benzerlik, tüketicilerin markaları karıştırma olasılığını artırır. Bir markanın ismi veya sesi, başka bir markanın ismi veya sesiyle benzerlik gösterirse, tüketicilerin o markaları birbirinden ayırt etmesi zorlaşabilir. Örneğin, iki markanın isimleri benzer şekilde telaffuz edilebilir veya markaların jingle’ları benzerlik gösterebilir.
İşitsel benzerlik, markaların ayırt edici niteliklerini korumak ve tüketicilere doğru bilgi vermek amacıyla önemlidir. Tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etme hakkı olduğu için, işitsel benzerlik durumunda marka sahibi, markasının itibarının zarar görmesini ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemek için harekete geçebilir.
Marka hukukunda işitsel benzerliğin tespiti için markaların isimleri veya sesleri dikkate alınır. Benzer veya karıştırıcı isim veya seslerin varlığı, işitsel benzerlik olasılığını artırır. Ancak, işitsel benzerlik tek başına iltibasın varlığını kanıtlamak için yeterli değildir. Diğer faktörlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Marka sahipleri, markalarının işitsel benzerliklere karşı korunmasını sağlamak için markalarını tescil ettirmeli ve markalarını izinsiz kullananlara karşı hukuki yollara başvurmalıdır. Bu şekilde, marka sahipleri markalarını koruma altına alabilir ve işitsel benzerliklerin olumsuz etkilerini önleyebilir.
3. Anlamsal Benzerlik: İltibas halinde anlamsal benzerlik, markaların isimlerinin veya sembollerinin anlamsal olarak birbirine benzer olması durumudur. Anlamsal benzerlik, markaların isimlerinde veya sembollerinde kullanılan kelimelerin veya sembollerin benzer veya aynı anlamlara sahip olmasıyla ortaya çıkar.
Anlamsal benzerlik, tüketicilerin markaları karıştırma olasılığını artırır. Bir markanın ismi veya sembolü, başka bir markanın ismi veya sembolüyle anlamsal olarak benzerlik gösterirse, tüketicilerin o markaları birbirinden ayırt etmesi zorlaşabilir. Örneğin, iki markanın isimlerinde aynı veya benzer anlamlara sahip kelimeler kullanılabilir veya markaların sembollerinde benzer anlamları temsil eden semboller kullanılabilir.
Anlamsal benzerlik, markaların ayırt edici niteliklerini korumak ve tüketicilere doğru bilgi vermek amacıyla önemlidir. Tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etme hakkı olduğu için, anlamsal benzerlik durumunda marka sahibi, markasının itibarının zarar görmesini ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemek için harekete geçebilir.
Marka hukukunda anlamsal benzerliğin tespiti için markaların isimleri veya sembolleri dikkate alınır. Benzer veya karıştırıcı anlamlara sahip kelimelerin veya sembollerin varlığı, anlamsal benzerlik olasılığını artırır. Ancak, anlamsal benzerlik tek başına iltibasın varlığını kanıtlamak için yeterli değildir. Diğer faktörlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Marka sahipleri, markalarının anlamsal benzerliklere karşı korunmasını sağlamak için markalarını tescil ettirmeli ve markalarını izinsiz kullananlara karşı hukuki yollara başvurmalıdır. Bu şekilde, marka sahipleri markalarını koruma altına alabilir ve anlamsal benzerliklerin olumsuz etkilerini önleyebilir.
4. Ürün veya Hizmet Benzerliği: Marka hukukunda iltibas halinde ürün ve hizmet benzerliği, markaların sunduğu ürünlerin veya hizmetlerin birbirine benzer olması durumudur. Ürün ve hizmet benzerliği, tüketicilerin markaları karıştırma olasılığını artırır.
Ürün benzerliği, markaların sunduğu fiziksel ürünlerin benzerlik göstermesiyle ortaya çıkar. Örneğin, iki marka aynı veya benzer ürünleri üretiyor veya satıyorsa, ürün benzerliği söz konusu olabilir. Bu durumda, tüketicilerin bu markaları birbirinden ayırt etmesi zorlaşabilir.
Hizmet benzerliği ise, markaların sunduğu hizmetlerin benzerlik göstermesi durumudur. Örneğin, iki marka aynı veya benzer hizmetleri sağlıyorsa, hizmet benzerliği söz konusu olabilir. Bu durumda, tüketicilerin bu markaların hizmetlerini birbirinden ayırt etmesi zorlaşabilir.
Ürün ve hizmet benzerliği, markaların ayırt edici niteliklerini korumak ve tüketicilere doğru bilgi vermek amacıyla önemlidir. Tüketicilerin bir markayı diğerinden ayırt etme hakkı olduğu için, ürün ve hizmet benzerliği durumunda marka sahibi, markasının itibarının zarar görmesini ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemek için harekete geçebilir.
Marka hukukunda ürün ve hizmet benzerliğinin tespiti için markaların sunduğu ürünlerin veya hizmetlerin nitelikleri, kullanım alanları, pazarlama stratejileri ve diğer faktörler dikkate alınır. Benzer veya aynı ürünlerin veya hizmetlerin varlığı, ürün ve hizmet benzerliği olasılığını artırır.
Ancak, ürün ve hizmet benzerliği tek başına iltibasın varlığını kanıtlamak için yeterli değildir. Diğer faktörlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir.Marka sahipleri, markalarının ürün ve hizmet benzerliklerine karşı korunmasını sağlamak için markalarını tescil ettirmeli ve markalarını izinsiz kullananlara karşı hukuki yollara başvurmalıdır. Bu şekilde, marka sahipleri markalarını koruma altına alabilir ve ürün ve hizmet benzerliklerinin olumsuz etkilerini önleyebilir.
5. Tüketici dikkati: Marka hukukunda iltibas halinde tüketici dikkati, tüketicilerin markaları ayırt etme ve tanıma yeteneği olarak tanımlanır. Tüketici dikkati, markaların ayırt edici niteliklerini korumak ve tüketicilere doğru bilgi vermek amacıyla önemlidir.
Tüketici dikkati, tüketicilerin markaları karıştırma olasılığını azaltır. Bir marka, başka bir markayla karıştırılmamak için tüketicilerin dikkatini çekmelidir. Markaların benzersiz isimler, semboller veya logolar kullanması, tüketici dikkatini çekmeye yardımcı olabilir. Tüketicilerin markaları doğru bir şekilde tanıması, markaların itibarının korunmasını ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemeyi sağlar.
Tüketici dikkati, markaların tescil sürecinde ve marka ihlalleriyle mücadelede önemlidir. Markaların tescil sürecinde, benzer veya karıştırıcı markaların varlığı tüketici dikkati açısından değerlendirilir. Eğer bir marka, tüketicilerin dikkatini çekecek kadar benzersiz değilse, tescil başvurusu reddedilebilir. Aynı şekilde, marka ihlalleri durumunda da tüketici dikkati önemlidir. Bir marka sahibi, markasının tüketiciler tarafından yanlış yönlendirilmesini önlemek için marka ihlallerine karşı hukuki yollara başvurabilir.
Tüketici dikkati, markaların rekabet ortamında da önemlidir. Tüketicilerin markaları doğru bir şekilde tanıması, rekabetçi bir pazarda markaların farklılaşmasını sağlar. Tüketicilerin markaları ayırt etme yeteneği, markaların pazarlama stratejilerini ve marka itibarını etkiler.Sonuç olarak, marka hukukunda tüketici dikkati, markaların ayırt edici niteliklerini korumak, tüketicilere doğru bilgi vermek ve rekabet ortamında farklılaşmayı sağlamak için önemlidir. Tüketici dikkati, markaların tescil sürecinde, marka ihlalleriyle mücadelede ve rekabetçi bir pazarda etkili bir şekilde kullanılmalıdır.
Marka hukukunda iltibas nedeni ile hangi tazminat davaları açılabilir ve bu davalarda hangi mahkemeler görevli ve yetkilidir?
Marka hukukunda iltibas nedeniyle açılabilecek tazminat davaları şunlardır:
1. Marka İhlali Davası: Bir markanın izinsiz kullanılması veya taklit edilmesi durumunda, marka sahibi marka ihlali davası açabilir. Bu davada, marka sahibi, markasının itibarının zarar gördüğünü ve maddi kayıplar yaşadığını kanıtlamak zorundadır.
2. Haksız Rekabet Davası: Bir markanın kullanımıyla ilgili olarak haksız rekabet oluştuğunda, marka sahibi haksız rekabet davası açabilir. Bu davada, marka sahibi, rakip tarafından haksız bir şekilde müşteri çalındığını veya ticari itibarının zarar gördüğünü kanıtlamak zorundadır.
3. İtibarın Zedelenmesi Davası: Bir markanın kötü niyetli bir şekilde kullanılması sonucunda marka sahibinin ticari itibarının zarar gördüğü durumlarda, marka sahibi itibarın zedelenmesi davası açabilir. Bu davada, marka sahibi, markasının itibarının zarar gördüğünü ve maddi kayıplar yaşadığını kanıtlamak zorundadır.
4. Tazminat Davası: Marka ihlali veya haksız rekabet nedeniyle marka sahibi maddi kayıplar yaşadığında, tazminat davası açabilir. Bu davada, marka sahibi, yaşadığı maddi kayıpları kanıtlamak ve bu kayıpların karşılanmasını talep etmek zorundadır.Bu davaların açılabilmesi için marka sahibinin marka tescili yapmış olması ve markanın kullanımının izinsiz veya haksız bir şekilde gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, marka sahibinin zarar gördüğünü kanıtlayabilmesi de önemlidir.
Marka hukukunda görevli ve yetkili mahkemeler, marka ihlali veya diğer marka davalarının görüldüğü mahkemelerdir. Görevli ve yetkili mahkemeler, genellikle marka sahibinin yerleşim yeri veya markanın kullanıldığı yerleşim yerine bağlı olarak belirlenir.
Görevli mahkeme, davanın niteliğine ve tarafların yerleşim yerine göre belirlenir. Marka davaları genellikle fikri mülkiyet mahkemelerinde veya ticaret mahkemelerinde görülür. Ancak bahse yerde Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi bulunmuyor ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Mahkemeler, marka hukuku konularında uzmanlaşmış ve marka davalarını ele alacak yargıçlara sahip olan mahkemelerdir.
Yetkili mahkeme ise, davanın taraflarının yerleşim yerine veya markanın kullanıldığı yerleşim yerine bağlı olarak belirlenir. Marka davalarında genellikle davalının yerleşim yerinde veya markanın kullanıldığı yerdeki mahkeme yetkilidir. Ancak, taraflar arasında anlaşmazlık olduğunda veya marka uluslararası bir marka ise yetkili mahkeme belirlenmesi daha karmaşık olabilir.Marka davalarında görevli ve yetkili mahkemeler, marka sahibinin haklarını korumak ve marka ihlalleriyle ilgili davalara karar vermek için önemlidir. Bu mahkemeler, marka sahibinin taleplerini değerlendirir, delilleri inceler ve sonuçta hüküm verir.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156.
Görevli ve yetkili mahkeme
MADDE 156- (1) (Değişik:22/7/2020-7251/61 md.) Bu Kanunda öngörülen
davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar
ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü
alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen
yerlerde kurulur.
Bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet
Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.
Fikri ve sınai
haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava
ve işlere, asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan
yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince
bakılır.
Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza mahkemeleri ile bu
mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi
üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.
(2) Kurumun bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak
davalarda ve Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Kurum aleyhine açacakları
davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
(3) Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk
davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği
yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir.
(4) Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme,
davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik
kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.
(5) Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda
yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Sınai mülkiyet
hakkı başvurusu veya sınai mülkiyet hak sahibinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması
hâlinde, dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
Emsal yüksek mahkeme kararları
11. Hukuk Dairesi 2013/3719 E. , 2013/7446 K.
Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08.07.2010 gün ve sayılı kararı onayan Daire’nin 02…2012 gün ve 2011/712-2012/14859 sayılı kararı aleyhinde davalı …Ş. vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2007/51172 sayılı ”LCL” ibareli marka tescil başvurusuna davalı şirketlerden LCC Sanat ve Moda Gösterileri Festivaller Fuar Organizasyonları Ticaret ve San. Ltd. Şti.’nin ”LCC” ve diğer davalı …Ş.’nin ”LCW” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptıkları itirazların kabul edilerek müvekkili tescil başvurusundan bir kısım mal ve hizmetlerin çıkarıldığını, markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede benzerlik bulunmadığını belirterek 2009-M-2827 sayılı … kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş. vekili, müvekkilinin ”LCW” ibareli markalarının tanınmış marka olduğunu, davacı markasının müvekkili markalarının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, itibarına zarar vereceğini, haksız yarar sağlanmasına sebebiyet vereceğini, markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede benzerlik bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili, taraf markalarının benzer olup, iltibas tehlikesi bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, iltibas tehlikesi bulunduğunu, müvekkili markası ile davacı markasının yazım karakterlerinin aynı olup, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, ”LCC” ibaresinin müvekkilinin ticaret ünvanının ayırıcı unsurunu oluşturduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının harf markası niteliğinde olup, toplu intibanın belirlenmesinde, taraf markaları arasında görsel, sesçil ve anlamsal bakımdan ortalama alıcıları karışıklığa düşürebilecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, yazım biçimleri, ihtiva ettikleri renkler ve düzenleme şekiller itibariyle ortalama tüketicilerin harf markalarını bir bütün olarak belleğe kaydedeceği, … harften oluşan markayı tek harfini çıkararak algılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekillerince temyizi üzerine karar dairemizce onanmıştır.
Davalı …Ş. vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, … …’nın kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, “davacının başvurusunun konusu olan işaretin “LCL” ibareli bir harf markası olduğu, “LECELE” biçiminde yahut “ELSİEL” biçiminde okunabileceği, redde mesnet alınan LCW ibareli markanın da harf markası niteliğinde olup, genel olarak ulaştığı bilinirlik seviyesi de nazara alınarak gören ve duyan kişilerin ilk bakışta ve hemen bunu “ELSİVAİKİKİ” biçiminde algılayıp okuyacakları,
bu markada ilk bakışta göze çarpan unsurun son harf olan “W” unsurunda odaklandığı, bu halleriyle başvuru konusu işaret ile redde mesnet davalı …Ş. markaları arasında görsel, sescil, anlamsal ve umumi intiba itibariyle ortalama alıcıları karışıklığa düşürebilecek derecede bir benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne” karar verilmiş ise de taraf markaları arasında tek bir harf farklılığı söz konusu olup iltibas tehlikesi 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında tescil engeli olarak düzenlenmiştir. Davalı …Ş.’nin markasının tanınmış olması da tek başına iltibas tehlikesini ortadan kaldıran bir unsur olarak kabul edilemez.
Mahkeme gerekçesinin aksine dava konusu markalar arasında sescil olarak da benzerlik bulunmaktadır.
Bu itibarla mahkemece, iltibas tehlikesinin dahi tescil engeli oluşturacağı nazara alınarak bu kapsamda değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden Dairemizin 2011/712 E, 2012/14858 K. sayılı onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı …Ş. yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … AŞ vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 02…2012 tarih ve 2011/712 E, 2012/14859 K. sayılı onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının davalı … AŞ. yararına BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davalı …Ş.’ye iadesine, ….04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.