Evlilik Sözleşmesi Nedir ?
Evlilik sözleşmesi, evlenecek olan çiftler arasında evlilikleri sırasında veya sonrasında mal rejimi, maddi durum, miras hakkı gibi konularda belirli düzenlemeler yapmak amacıyla yapılan sözleşmedir. Evlilik sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik birliği içindeki mal rejimini belirleyen ve çiftlerin haklarını koruyan bir hukuki belgedir. Evlilik sözleşmesi bir mal ayrılığı sözleşmesidir.
Evlilik sözleşmesi genellikle evlilik öncesi veya evliliğin ilk aşamalarında yapılır. Bu sözleşme ile çiftler, evlilikleri sırasında veya boşanma durumunda mal ayrılığı, mal paylaşımı, miras hakkı gibi konularda belirli düzenlemeler yapabilirler. Evlilik sözleşmesi, çiftlerin maddi durumlarını, haklarını ve sorumluluklarını belirlemek amacıyla çok önemli bir belgedir.Evlilik sözleşmesi, noter huzurunda yapılan bir sözleşme olup, noter onayıyla resmi hale gelir. Evlilik sözleşmesinde belirlenen hükümler, çiftlerin evlilik birliği içindeki mal rejimini ve haklarını düzenler. Bu sayede, çiftlerin mal varlıkları, miras hakları ve diğer maddi durumlarıyla ilgili anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözümlenmesi kolaylaşır.
Evlilik Sözleşmesinin Temel Amaçları Nelerdir ?
Evlilik sözleşmesinin temel amaçlarından biri, çiftler arasında maddi konularda karşılıklı anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözümü için belirli düzenlemeler yapmaktır. Bu sayede, çiftler evlilikleri sırasında veya boşanma durumunda mal rejimi, miras hakkı, finansal durum, çocukların hakları gibi konularda net ve açık bir düzenleme yaparak gelecekte olası anlaşmazlıkların önüne geçerler.
Evlilik sözleşmesi aynı zamanda çiftlerin hukuki haklarını korumak ve maddi durumlarını güvence altına almak amacıyla da yapılmaktadır. Özellikle evlilik dışı çocuklar, önceki ilişkilerden gelen miraslar, miras hakkı konularında evlilik sözleşmesi önemli bir belge olabilir. Bu sayede, çiftlerin hakları ve sorumlulukları belirlenir ve gelecekteki belirsiz durumlar için bir güvence sağlanmış olur. Önleyici hukuk olarak evlilik sözleşmeleri çiftleri güvence altına almaktadır.
Evlilik sözleşmesi ayrıca çiftler arasındaki ilişkinin daha sağlam ve güvenli bir zemin üzerinde ilerlemesini sağlar. Çiftlerin maddi konulardaki beklentileri ve anlaşmazlıkları önceden çözüme kavuşturulduğu için, bu durum ilişkinin daha sağlıklı ve uyumlu bir şekilde devam etmesine yardımcı olabilir.Sonuç olarak, evlilik sözleşmesi çiftlerin evlilikleri sırasında veya sonrasında karşılaşabilecekleri maddi ve hukuki konularda belirli düzenlemeler yaparak haklarını korumalarını sağlayan önemli bir hukuki belgedir. Bu sözleşme, çiftlerin gelecekteki belirsizlikleri ve sorunları minimize etmeye yardımcı olabilir.
Evlilik Sözleşmesinin Çiftler Arasındaki İlişkiye Nasıl Bir Katkısı Olabilir ?
Evlilik sözleşmesinin çiftler arasındaki ilişkiye olumlu katkıları şunlar olabilir:
1. Güven ve Şeffaflık: Evlilik sözleşmesi, çiftler arasında maddi konularda şeffaflık sağlar ve güven oluşturur. Çiftlerin maddi durumları, mal varlıkları, borçları gibi konular açıkça belirlenir ve her iki tarafın hakları korunmuş olur.
2. Anlaşmazlıkların Önlenmesi: Evlilik sözleşmesi ile çiftler, evlilikleri sırasında veya boşanma durumunda karşılaşabilecekleri maddi konularda önceden belirli düzenlemeler yaparlar. Bu sayede, olası anlaşmazlıkların önüne geçilir ve çiftler arasında daha sağlam bir ilişki zemini oluşturulabilir.
3. Sorumlulukların Belirlenmesi: Evlilik sözleşmesi ile çiftler, evlilikleri sırasında ve sonrasında karşılaşabilecekleri sorumlulukları belirler. Mal rejimi, miras hakkı, çocukların bakımı gibi konularda yapılacak düzenlemeler, çiftlerin sorumluluklarını netleştirir ve anlaşmazlıkların önüne geçebilir.
4. Gelecekteki Belirsizliklerin Azaltılması: Evlilik sözleşmesi, çiftlerin gelecekteki belirsizliklere karşı bir güvence sağlar. Özellikle maddi konularda belirli düzenlemeler yapılarak, çiftlerin gelecekte karşılaşabileceği olası sorunlar minimize edilir ve ilişkileri daha sağlam bir temel üzerine oturtulabilir.
Sonuç olarak, evlilik sözleşmesi çiftler arasında güven, şeffaflık, sorumluluk ve geleceğe yönelik güvence sağlayarak, ilişkilerin daha sağlıklı ve uyumlu bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunabilir. Bu sözleşme, çiftlerin haklarını korumalarını ve ilişkilerindeki belirsizlikleri azaltmalarını sağlayarak, daha sağlam bir birliktelik oluşturabilir.
Evlilik Sözleşmesini Şartları Nelerdir ?
Evlilik sözleşmesi için belirli şartlar ve kriterler bulunmaktadır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu‘nun 203 ve devamı maddelerine göre evlilik sözleşmesi yapılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekmektedir:
1. Reşit Olma: Evlilik sözleşmesi yapacak olan tarafların reşit olmaları gerekmektedir. Reşit olmayan kişilerin evlilik sözleşmesi yapmaları hukuken geçerli olmayabilir. Ancak, evlilik ile ergin sayılan bireyler de evlilik sözleşme için geçerli şartları sağlayabilirler.
2. Serbest İrade: Evlilik sözleşmesi, her iki tarafın da serbest iradesiyle yapılmalıdır. Tarafların zorlama, tehdit veya hile ile sözleşmeye imza atmaları durumunda, sözleşme hukuken geçersiz olabilir.
3. Noter Onayı: Evlilik sözleşmesi noter huzurunda yapılarak noter onayı alınmalıdır. Noter onayı olmadan yapılan evlilik sözleşmeleri hukuken geçerli kabul edilmemektedir. Ancak, çiftlerin evlilik için başvuru yaptıkları esnada başvuru yapılan kuruma hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı şekilde bildirdikleri takdirde noter onayı aranmamaktadır. Bu durum noter şartının istisnasıdır.
4. Şekil Şartları: Evlilik sözleşmesinin belirli şekil şartlarına uygun olması gerekmektedir. Sözleşmenin yazılı olarak düzenlenmesi ve tarafların imzalaması gerekmektedir.
5. Geçerli Konular: Evlilik sözleşmesinde geçerli konuların ele alınması gerekmektedir. Mal rejimi, maddi durum, finansal durumlar belirlenebilir. Ancak miras hakkı gibi konular evlilik sözleşmesinde düzenlenememektedir. Bu şartların sağlanması durumunda, evlilik sözleşmesi geçerli hale gelir ve çiftler arasında hukuki bir belge olarak kabul edilir. Ancak, evlilik sözleşmesi yapmadan önce, tarafların iyi bir şekilde bilgilendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması önemlidir.
Türk Hukukunda Mal Rejimi Türleri Nelerdir ?
Türk hukukunda evlilik birliği içindeki mal rejimi, Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen üç temel türe ayrılmaktadır. Bu mal rejimi türleri şunlardır:
1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: Edinilmiş mallara katılma rejimi, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik birliği içindeki mal rejiminin genel kuralıdır. Bu rejime göre, evlilik süresince edinilen mallar ve kazanılan gelirler eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Ancak, evlilik birliği içindeki mal rejimi evlilik sözleşmesi ile değiştirilebilir.
2. Mal Ayrılığı Rejimi: Mal ayrılığı rejiminde, eşlerin evlilik birliği içindeki mal varlıkları ayrıdır. Eşlerin kendi mal varlıkları üzerinde sadece kendileri tasarruf edebilir ve mirasçılarına devredebilir. Mal ayrılığı rejimi, evlilik birliği içindeki mal rejiminin istisna durumlarından biridir.
3. Paylaşılan Eşya Rejimi: Paylaşılan eşya rejimi ise, eşler arasında belirli eşyaların ortak olarak kullanılmasını ve paylaşılmasını öngören bir mal rejimidir. Eşler arasında belirli eşyaların kullanımı ve tasarrufu konusunda belirli düzenlemeler yapılır.Bu temel mal rejimi türlerinin yanı sıra, evlilik birliği içindeki mal rejimi evlilik sözleşmesi ile belirlenebilir ve çeşitli düzenlemeler içerebilir. Eşler, evlilik sözleşmesi yaparak mal rejimi konusunda kendi tercihlerine göre düzenlemeler yapabilirler. Uygulamada, eşlerin mali durumları, tercihleri ve ihtiyaçlarına göre farklı mal rejimi türleri seçilebilir ve evlilik sözleşmesi ile belirlenebilir.
4. Mal Ortaklığı Rejimi: Türk hukukunda evlilik sözleşmelerinde mal ortaklığı rejimi, çiftler arasında evlilik birliği içindeki mal varlığına ilişkin belirli düzenlemeleri içeren bir anlaşmadır. Bu sözleşme ile çiftler, evlilikleri sırasında veya boşanma durumunda mal varlıklarının nasıl paylaşılacağını belirler ve bu konuda belirli hükümler koyarlar. Mal ortaklığı rejimi, Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen mal rejimi türlerinden biridir ve çiftlerin tercihlerine göre evlilik sözleşmesi içinde yer alabilir.
Mal ortaklığı rejiminde, evlilik sırasında edinilen mallar ve kazanılan gelirler eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Bu rejimde, evlilik birliği içindeki mal varlığı genellikle eşler arasında ortak olarak kabul edilir ve mal varlığının paylaşımı eşitlik ilkesi üzerine kurulur. Ancak, evlilik sözleşmesi ile belirlenebilecek olan diğer mal rejimleri gibi, mal ortaklığı rejimi de çiftler arasında karşılıklı anlaşma ve serbest irade ile belirlenir.
Mal ortaklığı rejimi, çiftlerin maddi durumları, hakları ve sorumlulukları konusunda belirli düzenlemeler yaparak, evlilikleri sırasında veya boşanma durumunda yaşanabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmeyi amaçlar. Bu rejimde, evlilik birliği içindeki mal varlığına ilişkin net ve açık bir düzenleme yapılır ve çiftlerin hakları korunur. Mal ortaklığı rejimi, çiftler arasındaki maddi konularda şeffaflık ve güvenilirlik sağlar.Özetle, Türk hukukunda evlilik sözleşmelerinde mal ortaklığı rejimi, evlilik birliği içindeki mal varlığının eşit olarak paylaşılmasını öngören bir mal rejimi türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu rejim, çiftlerin tercihlerine göre evlilik sözleşmesi içinde belirlenebilir ve çiftlerin maddi durumları konusunda belirli düzenlemeler yapmalarını sağlar.
Evlilik Sözleşmesinde Noter Şart mı ?
Evlilik sözleşmesi için Türk hukukunda noter şartı bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noter huzurunda yapılması veya noter onayı alınması gerekmektedir. Bu nedenle, evlilik sözleşmesi yapmak isteyen çiftlerin noter aracılığıyla bu sözleşmeyi yapmaları ve noter onayı alarak resmi hale getirmeleri gerekmektedir. Ancak, çiftler evlilik başvurusu yaparken yazılı şekilde hangi mal rejimini seçtiklerini bildirdikleri takdirde noter şartı aranmaz.
Noter, evlilik sözleşmesinin düzenlenmesi ve tarafların iradelerinin serbestçe ortaya konulmasının sağlanması için önemli bir role sahiptir. Noter, sözleşmenin taraflar arasında yasalara uygun bir şekilde yapıldığını ve tarafların iradelerinin serbest olduğunu kontrol eder. Noter onayı alınmadan yapılan evlilik sözleşmeleri hukuken geçerli olmayabilir.
Evlilik sözleşmesi noter huzurunda yapılırken tarafların kimlik bilgileri, irade beyanları, sözleşme şartları ve diğer gerekli bilgiler noter tarafından kayıt altına alınır ve noter onayı ile resmi hale gelir. Bu sayede, evlilik sözleşmesi taraflar arasında güvenilir bir belge olarak kabul edilir ve hukuki geçerliliği sağlanmış olur.Dolayısıyla, evlilik sözleşmesi yapmak isteyen çiftlerin noter huzurunda bu sözleşmeyi düzenlemesi ve noter onayı alması önemli bir adımdır. Uzman bir Gaziantep boşanma avukatından da destek alarak, evlilik sözleşmesiden hukuki sürecin etkin yönetilmesi gerekli bilgi ve rehberlik almak faydalı olabilir.
Evlilik Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır ?
Evlilik sözleşmesi genellikle evlilik öncesi veya evlilik hazırlıkları sırasında yapılır. Ancak, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik sözleşmesi, evlilikten sonra da yapılabilir. Peki, evlilik sözleşmesi ne zaman yapılır:
1. Evlilik Öncesi: Çiftler evlenmeden önce, evlilik hazırlıkları sırasında veya nişanlanma döneminde evlilik sözleşmesi yapabilirler. Evlilik öncesi yapılan sözleşme, çiftlerin evlilik birliği içindeki mal rejimi, maddi durum, miras hakkı gibi konularda belirli düzenlemeler yapmalarını sağlar.
2. Evlilik Sonrası: Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik sözleşmesi, evlilikten sonra da yapılabilir. Evlilik sonrası yapılan sözleşme ile çiftler evlilikleri sırasında veya boşanma durumunda karşılaşabilecekleri maddi ve hukuki konularda düzenlemeler yapabilirler.
3. Boşanma Durumu: Evlilik birliği içindeki mal rejimi, evlilik sırasında veya boşanma durumunda belirlenebileceği gibi, boşanma sonrasında da düzenlenebilir. Boşanma durumunda, çiftler arasındaki mal paylaşımı, miras hakkı gibi konularda belirli düzenlemeler yapmak için evlilik sözleşmesi yapılabilir.Evlilik sözleşmesi, çiftlerin maddi durumlarını, haklarını ve sorumluluklarını belirlemek amacıyla yapılan bir hukuki belgedir. Çiftlerin evlilik öncesi veya sonrasında evlilik sözleşmesi yapmaları, olası anlaşmazlıkların önlenmesine ve haklarının korunmasına yardımcı olabilir.
Olağanüstü Mal Rejimi Nedir ?
Olağanüstü mal rejimi, Türk Medeni Kanunu‘nda belirtilen üç temel mal rejimi (mal ayrılığı, edinilmiş mallara katılma, paylaşılan eşya rejimi) dışında kalan ve özel durumlarda uygulanan bir mal rejimidir. Olağanüstü mal rejimi, evlilik birliği içindeki mal varlığına ilişkin özel koşullar ve düzenlemeler gerektiren durumlarda uygulanabilir. Bu rejim, çiftlerin maddi durumları ve ilişkileri konusunda belirli hükümler içerir ve çiftler arasında anlaşmazlıkların çözümünde kullanılır.
C. Olağanüstü mal rejimi
I. Eşlerden birinin istemi ile
1. Karar
Madde 206- Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir.
Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:
1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
3. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,
4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
5. Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
Olağanüstü mal rejimi genellikle aşağıdaki durumlarda uygulanabilir:
1. Kişisel Malların Korunması: Bir eşin özel olarak sahip olduğu mal varlığını evlilik birliği içinde korumak amacıyla olağanüstü mal rejimi uygulanabilir. Bu durumda, evlilik birliği içindeki mal varlığı genel olarak eşit olarak paylaşılmaz ve kişisel malların korunması sağlanır.
2. Özel Durumlar: Özel koşullara sahip olan çiftler, örneğin bir eşin borçlu olması durumunda veya özel mali durumlar gerektiren durumlarda olağanüstü mal rejimini tercih edebilirler. Bu durumda, evlilik birliği içindeki mal rejimi özel düzenlemelerle belirlenir.
3. Belirli Anlaşmazlıkların Çözümü: Çiftler arasında belirli anlaşmazlıkların çözümü için özel düzenlemeler gerektiğinde olağanüstü mal rejimi uygulanabilir. Örneğin, belirli bir mirasın veya servetin korunması, çocukların haklarının belirlenmesi gibi durumlarda bu rejim tercih edilebilir.Olağanüstü mal rejimi, çiftler arasında belirli anlaşmazlıkların çözümü ve özel durumlara uygun mal rejimi düzenlemeleri yapılması için kullanılan bir hukuki araçtır. Bu rejim, çiftlerin maddi durumları, hakları ve sorumlulukları konusunda belirli düzenlemeler yaparak, özel koşullara göre evlilik birliği içindeki mal varlığının paylaşımını düzenler. Söz konusu madde hükmünün uygulanması için eşlerden birinin ”haklı bir nedenin varlığı” ile mahkemeye başvurmaları gerekmektedir.
Emsal Kararlar :
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/19691 E. , 2016/1703 K.
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Ortaklığına Dahil Malların Tasfiyesi
… ile … aralarındaki mal ortaklığına dahil malların tasfiyesi davasının kabulüne dair … 1. Aile Mahkemesi’nden verilen … gün ve … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … vekili, muris … ile noterde düzenleme şeklinde mal ortaklığı sözleşmesi yaptıklarını, sözleşme gereğince malların tasfiyesi ve aile konutu ile ev eşyalarının payına mahsuben mülkiyet hakkının, olmadığı takdirde intifa hakkının davacıya bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, sadece muris adına kayıtlı taşınmazların değil, davacı adına kayıtlı olan taşınmazlarında TMK ve ortaklık sözleşmesi gereğince, tasfiye anındaki kişisel mallar ve ortaklık kapsamındaki mallar belirlendikten sonra tafiyeye karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, ev eşyası konusunda talep olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, taşınmazlar yönünden mal ortaklığı sözleşmesi gereğince malların tasfiyesi ile, aile konutu olan … ada … parsel 7 nolu bağımsız bölümün tamamının, … ada … parsel … ve … nolu bağımsız bölüm ve de … ada … parsel 3 nolu bağımsız bölümün 1/2’sinin davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından esas, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
1. Toplanan deliller ve dosya muhtevasına, yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut delillerin mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki 2. bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal ortaklığı sözleşmesinin tasfiyesi isteğine ilişkindir.
Davacı ile muris eş arasında 25.12.2002 tarihinde … 7. Noterliği’nde … yevmiye nolu ‘Düzenleme Şeklinde Mal Ortaklığı Sözleşmesi’ imzalanmıştır.
4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 10/1 maddesinde; Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabii oldukları mal rejimi aynen devam eder. Eşler, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir rejimi seçmedikleri takdirde 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.
./.
şeklindeki Yasa’nın emredici bu hükmü uyarınca ve aynı Kanun’un 10/3. maddesine göre eşler, ancak yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde yapılmış bir mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evlenme tarihinden itibaren geçerli olacağını kabul edebilirler. Söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; eşlerin geçmişe etkili olarak mal ortaklığı rejimini seçemeyecekleri açıktır.
Eş anlatımla, taraflar geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında Kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı ya da paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler. Dolayısıyla, böyle bir seçim hükümsüz olup, kamu düzenine ilişkin bu yasal sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamaz.
Edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan sözleşmeler; ancak ileriye etkili olarak geçerli olur ve yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğurur.
Diğer yandan hemen belirtmek gerekir ki, mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin ya da ölümleri halinde mirasçılarının rejimin tasfiyesi sonucunda varsa katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, parasal nitelikte şahsi alacak hakkıdır
(07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK’nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK’nun 239/1. fıkrasında; “katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise, “Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir.
Açıklanan bu kuralın istisnaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 226/2. maddesinde(alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtilmiştir. Temyize konu davadaki somut olayda … ada … parsel 7 nolu bağımsız bölüm dışındaki taşınmazlar için açıklanan istisnai durumlar mevcut değildir.
Somut olaya gelince; eşler, 20.09.1959 tarihinde evlenmiş, eş …’un 02.03.2004 tarihinde ölmüştür. Mal rejimi ölüm tarihi itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/1). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, sözleşme uyarınca mal ortaklığı rejimi geçerlidir
(4722 sayılı Yasa’nın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu taşınmazların hepsi, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önce, mirasbırakan eş adına edinilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Mahkemece, edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan ‘düzenleme şeklinde mal ortaklığı sözleşmesi’nin ancak ileriye etkili olarak ve yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğuracağı gözönünde bulundurulmadan; geçmişe etkili olarak, evlilik tarihinden itibaren geçerli olduğunun kabul edilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda, dava konusu taşınmazların tamamının 743 sayılı TKM dönemindeki yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi döneminde edinildiğinin kabulü gerekir (743 sayılı TKM m. 170). Mal ayrılığı rejiminde ise, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkı niteliğinde katkı payı alacağı niteliğindedir (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK’nun m. 227/1, 231, 236/1).
Açıklanan nedenlerle, davacının ayni hak niteliğinde açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken; hatalı nitelendirme sonucu yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
../.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının bozma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına, diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, ve taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 2.006,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 01.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.