Defter ve Belge İbraz Etmeme (Gizleme) Suçu
Makale içeriği;
- Defter ve belge ibraz etmeme (gizleme ) suçu nedir?
- Defter ve belge ibraz etmeme (gizleme ) suçunu kimler işleyebilir?
- Defter ve belge ibraz etmeme suçunun kanuni unsurları nedir?
- Defter ve belge ibraz etmeme suçununda şikayet nedir?
- Defter ve belge ibraz etmeme suçunda zamanaşımı ?
- Mücbir sebepler nelerdir?
- Defter ve belge ibraz etmeme suçunun cezası nedir? Etkin pişmanlık mümkün mü?
- Emsal yüksek mahkeme kararları
Defter ve belge ibraz Etmeme (gizleme ) suçu nedir?
Ülkemizde “defter ve belge ibraz etmeme suçu”, Vergi Usul Kanunu’nunda düzenlenmiştir. Bu suç, vergi incelemesi veya denetimi sırasında, vergi idaresine defter, belge veya kayıtları ibraz etmemek veya eksik veya yanıltıcı bilgi vermek anlamına gelir.
Vergi incelemesi veya denetimi sırasında, vergi idaresi tarafından talep edilen defter, belge veya kayıtları ibraz etmek, vergi mükelleflerinin yasal bir yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğe uymamak veya eksik veya yanıltıcı bilgi vermek, vergi kaçırma veya vergi incelemesini engelleme amacı taşıyabilir.
Defter ve belge ibraz etmeme suçu, Vergi Usul Kanunu’na göre cezai yaptırımlara tabidir. Suçun işlenmesi durumunda, vergi idaresi tarafından cezai işlem uygulanabilir ve vergi ziyaı cezası kesilebilir.
Vergi Usul Kanunu’nun 253. maddesi, “Defter ve Belgelerin İbrazı” başlığını taşımaktadır. Bu madde, vergi mükelleflerinin defter ve belgelerini vergi idaresine ibraz etme yükümlülüğünü düzenlemektedir.
Maddeye göre, vergi incelemesi veya denetimi sırasında, vergi idaresi tarafından talep edilen defter, belge ve kayıtların ibraz edilmesi zorunludur. Vergi mükellefleri, vergi incelemesini yapan memurlara, vergi idaresince belirlenen süre içinde defter, belge ve kayıtları ibraz etmekle yükümlüdür.
Ayrıca, vergi incelemesi veya denetimi sırasında, vergi mükellefleri tarafından ibraz edilen defter, belge ve kayıtların doğruluğu ve eksiksiz olup olmadığı da kontrol edilir. Eğer vergi mükellefi, vergi incelemesini yapan memurlara eksik veya yanıltıcı bilgi verirse veya defter, belge ve kayıtları ibraz etmezse, Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddelerine göre cezai yaptırımlar uygulanabilir.
Vergi mükellefleri, vergi incelemesi veya denetimi sırasında talep edilen defter, belge ve kayıtları ibraz etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğe uymamak veya eksik veya yanıltıcı bilgi vermek, vergi kaçırma veya vergi incelemesini engelleme amacı taşıyabilir. Bu nedenle, vergi mükelleflerinin Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerine uygun şekilde defter ve belgelerini ibraz etmeleri önemlidir.
Hukuki sürecin etkin yönetilmesi, doğru stratejilerin belirlenmesi, güvenilir bir işbirliği ile ceza davanızı en iyi şekilde yönetilebilmesi için hukuki ihtiyaçlarınızı anlayan ve ilgili alanda uzmanlaşmış bir ceza avukatı ile süreci takip etmenizi önemle tavsiye ederiz.
Defter ve belge ibraz etmeme (gizleme ) suçunu kimler işleyebilir?
Defter ve belge ibraz etmeme suçunun sanıkları, vergi mükellefleri veya vergiyle ilgili işlemleri yürüten kişiler olabilir. Örneğin:
1. Vergi Mükellefleri: Vergi mükellefleri, vergi incelemesi veya denetimi sırasında talep edilen defter, belge ve kayıtları ibraz etmemek veya eksik veya yanıltıcı bilgi vermek suçunu işleyebilir. Vergi mükellefleri, vergi yükümlülüklerini yerine getirirken defter ve belgelerini düzenli bir şekilde tutmalı ve talep edildiğinde vergi idaresine ibraz etmelidir.
2. Vergi Danışmanları veya Muhasebeciler: Vergi danışmanları veya muhasebeciler, vergi mükelleflerini vergi işlemleri konusunda danışmanlık yapan kişilerdir. Bu kişiler, vergi mükelleflerinin defter ve belgelerini düzenlemek ve vergi idaresine ibraz etmekle sorumludur. Vergi danışmanları veya muhasebeciler mükelleflerinin defter ve belgelerini ibraz etmemek veya eksik veya yanıltıcı bilgi vermek suçunu işlerse, suçun sanığı olabilirler.
3. Vergi İncelemesi veya Denetimi Yapan Memurlar: Vergi incelemesi veya denetimi yapan memurlar, vergi mükelleflerinin defter, belge ve kayıtlarını inceleyen ve doğruluğunu kontrol eden kişilerdir. Bu memurlar, vergi mükelleflerinden defter, belge ve kayıtların ibraz edilmesini talep ederler. Eğer vergi mükellefi, talep edilen defter, belge ve kayıtları ibraz etmezse veya eksik veya yanıltıcı bilgi verirse, vergi incelemesi veya denetimi yapan memurlar bu suç unsurlarını görmezden geldiği takdirde söz konusu defter ve belge ibraz etmeme suçunun şüpheli ve sanığı olabilir.
Bu suçun sanıkları, vergi mükellefleri, vergi danışmanları veya muhasebeciler ve vergi incelemesi veya denetimi yapan memurlar olabilir. Ancak, suçun işlenmesi durumunda, suçun türüne ve koşullarına bağlı olarak, cezai sorumluluk ve yaptırımlar farklılık gösterebilir.
Defter ve belge ibraz etmeme suçunun kanuni unsurları nedir?
Defter ve belge ibraz etmeme suçu, Vergi Usul Kanunu’nunda düzenlenmiştir. Suçun kanuni unsurları şunlardır:
1. İbraz Etme Yükümlülüğü: Vergi mükellefi veya vergiyle ilgili işlemleri yürüten kişiler, vergi incelemesi veya denetimi sırasında vergi idaresine talep edilen defter, belge veya kayıtları ibraz etmekle yükümlüdür. İbraz etme yükümlülüğü, vergi idaresinin talebi üzerine ortaya çıkar ve vergi mükellefinin veya ilgili kişinin defter, belge veya kayıtları ibraz etme zorunluluğu doğar.
2. İbraz Etmemek veya Eksik veya Yanıltıcı Bilgi Vermek: Vergi mükellefi veya ilgili kişi, vergi incelemesi veya denetimi sırasında defter, belge veya kayıtları ibraz etmezse veya eksik veya yanıltıcı bilgi verirse, suçun unsurları gerçekleşmiş olur. İbraz etmemek, talep edilen defter, belge veya kayıtları hiç sunmamak anlamına gelirken, eksik veya yanıltıcı bilgi vermek, talep edilen bilgileri eksik veya yanıltıcı şekilde sunmak anlamına gelir.
3. Vergi İncelemesi veya Denetimi: Suçun işlenmesi için vergi incelemesi veya denetimi sürecinin başlamış olması gerekmektedir. Vergi idaresi tarafından yapılan inceleme veya denetim, vergi mükellefinin veya ilgili kişinin defter, belge veya kayıtlarının kontrol edilmesi ve doğruluğunun incelenmesi amacını taşır.
4. Kasten İşlenme: Suçun unsurlarının kasten işlenmesi gerekmektedir. Yani, vergi mükellefi veya ilgili kişi, defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Defter ve belge ibraz etmeme (gizleme) suçu ihmal veya taksirle işlenebilecek suçlar arasında yer almamaktadır. Bu nedenle indirim sebebi olarak ihmali davranış veya taksirle yapıldığı iddiası göz önüne alınmayacaktır.
Defter ve belge ibraz etmeme suçu, Vergi Usul Kanunu’na göre cezai yaptırımlara tabidir. Suçun işlenmesi durumunda, vergi idaresi tarafından cezai işlem uygulanabilir ve vergi ziyaı cezası kesilebilir.
Defter ve belge ibraz etmeme suçununda şikayet nedir?
Defter ve belge ibraz etmeme suçuyla ilgili şikayet, suçun işlendiğine dair bir ihbarda bulunma veya suçun mağduru olan tarafın şikayetçi olması durumunda yapılır. Şikayet, Vergi Usul Kanunu’na göre vergi idaresine yapılır.
Şikayet, vergi mükellefi veya ilgili kişinin defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemini gerçekleştirdiğine dair vergi idaresine bildirimde bulunulması anlamına gelir. Şikayet, suçun işlendiği tespit edilen durumlarda vergi idaresinin suçla ilgili inceleme veya soruşturma başlatmasını sağlar.
Şikayet hakkı, vergi idaresine veya vergi incelemesi veya denetimi yapan memurlara aittir. Vergi idaresi, suçun işlendiğine dair bir ihbar veya şikayet aldığında, gerekli inceleme veya soruşturmayı yapar ve suçun varlığına ilişkin delilleri değerlendirir.
Ayrıca, defter ve belge ibraz etmeme suçunun mağduru olan taraf da şikayetçi olabilir. Örneğin, bir vergi mükellefi, başka bir vergi mükellefinin defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemi nedeniyle zarara uğramışsa, bu durumu vergi idaresine bildirerek şikayetçi olabilir.
Şikayet, suçun işlendiğine dair somut delillerin bulunması ve vergi idaresine bildirilmesiyle gerçekleşir. Şikayetçi, suçun işlendiğine dair delilleri ve bilgileri vergi idaresine sunmalı ve gerekli açıklamaları yapmalıdır.
Defter ve belge ibraz etmeme suçunda zamanaşımı ?
Defter ve belge ibraz etmeme suçu, Vergi Usul Kanunu’na göre zamanaşımı süresi olan bir suçtur. Zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre geçtikten sonra suçun cezai sorumluluğunun ortadan kalktığı anlamına gelir.
Defter ve belge ibraz etmeme suçu için Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen zamanaşımı süresi, genel olarak 5 yıldır. Yani, suçun işlendiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra suçun cezai sorumluluğu ortadan kalkar ve suçla ilgili cezai işlem uygulanamaz.
Ancak, Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen bazı durumlarda zamanaşımı süresi farklılık gösterebilir. Örneğin, vergi ziyaı cezası kesilmesi durumunda zamanaşımı süresi 8 yıldır. Ayrıca, vergi incelemesi veya denetimi sırasında defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemi gerçekleştiren kişilerin, bu eylemlerini gizlemek veya delilleri yok etmek amacıyla sahte belge düzenlemesi veya kullanması durumunda zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ve belirtilen süre sonunda suçun cezai sorumluluğu ortadan kalkar. Ancak, zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlamadan önce belirli bir süre geçmesi durumunda durur veya uzar. Örneğin, suçun işlendiği kişinin yurtdışında olması veya suçun gizlenmesi durumunda zamanaşımı süresi durur veya uzar.
Zamanaşımı süresi, suçun cezai sorumluluğunun ortadan kalktığı anlamına gelir, ancak vergi borcu veya diğer hukuki yükümlülükler devam edebilir. Suçun zamanaşımı süresinin geçmesi, vergi borcunun veya diğer yükümlülüklerin sona erdiği anlamına gelmez.
Mücbir sebepler nelerdir?
Defter ve belge ibraz etmeme suçu, Vergi Usul Kanunu’na göre belirli bir süre içinde defter, belge veya kayıtları ibraz etmeyen veya eksik veya yanıltıcı bilgi veren kişileri cezai sorumluluk altına alan bir suçtur. Ancak, bazı durumlarda kişilerin defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemlerinin mücbir sebeplerle gerçekleştiği kabul edilebilir. Mücbir sebep, kişinin iradesi dışında ortaya çıkan ve önlenmesi veya engellenmesi mümkün olmayan olağanüstü bir durumu ifade eder.
Vergi Usul Kanunu’nda mücbir sebep olarak kabul edilen durumlar şunlardır:
1. Doğal Afetler: Deprem, sel, yangın gibi doğal afetler, defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemlerinin mücbir sebep olarak kabul edilmesine neden olabilir. Bu durumda, afetin etkileri nedeniyle defter, belge veya kayıtların ibraz edilememesi veya eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda kişi mücbir sebep gerekçesiyle cezai sorumluluktan kurtulabilir.
2. İç Savaş, İsyan veya İşgal: İç savaş, isyan veya işgal gibi olağanüstü durumlar, defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemlerinin mücbir sebep olarak kabul edilmesine neden olabilir. Bu durumda, söz konusu olağanüstü durumlar nedeniyle defter, belge veya kayıtların ibraz edilememesi veya eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda kişi mücbir sebep gerekçesiyle cezai sorumluluktan kurtulabilir.
3. Hastalık veya Sakatlık: Kişinin ciddi bir hastalık veya sakatlık durumu, defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemlerinin mücbir sebep olarak kabul edilmesine neden olabilir. Bu durumda, kişinin sağlık durumu nedeniyle defter, belge veya kayıtların ibraz edilememesi veya eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda kişi mücbir sebep gerekçesiyle cezai sorumluluktan kurtulabilir.
Bu mücbir sebep hallerinde, kişinin defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemlerinin mücbir sebep olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Kişi, mücbir sebep hallerinin varlığını belgelemeli ve vergi idaresine bildirmelidir. Vergi idaresi, mücbir sebep gerekçesini değerlendirecek ve cezai sorumluluğun ortadan kalkıp kalkmadığına karar verecektir.
Ancak, mücbir sebep halleri dışında defter ve belge ibraz etmeme veya eksik veya yanıltıcı bilgi verme eylemleri cezai sorumluluk gerektiren suçlar olarak kabul edilir. Bu nedenle, kişilerin mücbir sebep gerekçesiyle cezai sorumluluktan kurtulabilmeleri için olağanüstü durumların varlığını kanıtlamaları ve vergi idaresine bildirmeleri önemlidir.
Emsal yüksek mahkeme kararları
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/6930 E. , 2021/7900 K.
usulsüz tebligat
maddi zararın tespiti
1) Sanığın, 2007 ve 2008 takvim yıllarına ait defter ve belgeleri ibraz etmeme fiilinden dolayı İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.06.2013 tarih, 2013/82 Esas ve 2013/464 Karar sayılı dosyasında yargılandığı, temyiz incelemesine konu fiilinin de 2007 yılı defter ve belgelerini ibraz etmeme suçuna ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında; sanık hakkında, aynı eylemden dolayı kesin hüküm bulunduğu gözetilmeden, yargılamaya devamla mahkumiyet hükmü kurulması,2) Kabule göre de;
a) Sanığın, 2007 takvim yılına ait defter ve belgelerini yapılan tebligata rağmen yasal süresi içerisinde ibraz etmediği iddiasıyla açılan kamu davasında; 213 sayılı VUK’nin 139/2. maddesine göre, incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenlerden birinin varlığı önceden belirlenmeden, faaliyetini sürdüren mükelleflere defter ve belgelerin ibrazı için yapılan tebligatların hukuken geçerli olmayacağı dikkate alındığında;
İncelemenin dairede yapılmasına imkan veren VUK’nin 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi müfettişinden sorulması, iş yeri dışında inceleme yapılması gerektiğine ilişkin bir tespiti varsa, buna ilişkin belgenin dosyaya ibrazının istenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulması,
b) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarihli ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 6. fıkrasının (c) bendinde yer alan, zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu
Bu nedenle, defter ve belge ibraz etmeme suçunda anılan maddenin aradığı anlamda somut bir zarardan söz edilemeyeceği gözetilmeden, engel adli sicil kaydı bulunmayan ve hükmolunan cezası ertelenen sanık hakkında, vergi borcu ödenmediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 06.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/4980 E. , 2022/2735 K.
İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Isı Sistemleri Mühendislik İnşaat Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2009 yılının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararını özeti: Asıl borçlu şirketteki hisselerini … tarih ve … yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi ile devreden ve dava konusu ödeme emri içeriği 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi ile Temmuz-Eylül 2009 dönemine ait geçici verginin vade tarihi itibarıyla kanuni temsilci sıfatı bulunmayan davacı söz konusu kamu alacağından sorumlu tutulamayacağı gibi 2009 yılına ilişkin özel usulsüzlük cezasının, sorumluluk döneminde gerçekleşmeyen defter ve belge ibraz etmeme fiili nedeniyle kesildiği dikkate alındığında, ödeme emrinin söz konusu cezaya ilişkin kısmında da hukuka uyarlık bulunmadığı.
Kanuni temsilci sıfatının bulunduğu dönemlere ilişkin olan ve asıl borçlu şirket hakkında takip ve cebren tahsil yollarının tüketilip kamu alacağının şirket mal varlığından tahsil olanağının olmadığı sonucuna ulaşılan kamu alacaklarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin diğer kısmında ise hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle ödeme emrinin; 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi ile Temmuz-Eylül 2009 dönemine ait geçici vergi ve aynı yıla ilişkin özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmı iptal edilmiş, diğer bölümü yönünden ise dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu ödeme emrinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasına davalı idare tarafından yöneltilen istinaf başvurusu, kararın değinilen hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.
Dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan Nisan ila Ağustos 2009 dönemlerine ait kamu alacağının, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin 2009 yılına ait yasal defter ve belgelerinin 2014 yılında incelemeye ibraz edilmemesinden kaynaklandığı, Ocak-Mart, Nisan-Haziran 2009 dönemlerine ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin davacının ikametgah adresinde, şirketten ayrıldığı tarihten sonra 01/02/2016 tarihinde usule aykırı olarak tebliğ edildiği dikkate alındığında,
sözü edilen kamu alacağı yönünden davacının kanuni temsilci sıfatıyla takibi için gerekli koşulların oluştuğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu ödeme emrinin, Nisan ila Ağustos 2009 ile Ocak-Mart, Nisan-Haziran 2009 dönemlerine ilişkin kısmı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu kabul edilerek sözü edilen hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra ödeme emrinin değinilen kısmı da iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 3, mükerrer 35 ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirketten alınamayan kamu alacaklarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Asıl borçlu şirkette kanuni temsilci sıfatının bulunmadığı dönemlere ait kamu alacağından ve sorumluluk döneminde gerçekleşmeyen defter ve belge ibraz etmeme fiilinden kaynaklanan kaynaklanan kamu alacağından sorumlu tutulamayacağı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının asıl borçlu şirketteki hisselerini … tarih ve … yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi ile devrettiği, asıl borçlu şirketin sahte fatura kullanma fiili nedeniyle incelemeye alındığı, 08/10/2014 tarihli defter ve belge isteme yazısının davacının mernis adresinde kardeşine 09/10/2014 tarihinde tebliğ edilmesine karşın defter ve belgelerin ibraz edilmemesi üzerine düzenlenen 05/11/2014 tarihli vergi inceleme raporuyla 2009 yılına ait katma değer vergisi indirimlerinin reddedildiği, dava konusu ödeme emri içeriği Nisan ila Ağustos 2009 dönemlerine ait katma değer vergisi ile özel usulsüzlük cezasının söz konusu vergi inceleme raporuna dayanılarak salınan vergi ve cezalara ilişkin olduğu,
2009 yılına ait kurumlar vergisi ve aynı yılın Ocak-Mart, Nisan-Haziran ve Temmuz -Eylül dönemlerine ait geçici vergilerden oluşan kamu alacaklarının ise takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan tarhiyatlardan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcilerince yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyiz istemine konu yapılan Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu ödeme emrinin defter ve belge ibraz etmeme eyleminden kaynaklanan kamu alacakları ile Ocak-Mart, Nisan-Haziran 2009 dönemlerine ait kamu alacağı ve 11/08/2009 tarihinden sonraki dönemlere isabet eden kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Dava konusu ödeme emrinde yer alan 2009 yılına ait kurumlar vergisi ile aynı yılın Temmuz-Eylül dönemine ilişkin geçici vergi ile söz konusu vergilerin fer’ilerinden oluşan kamu alacağının asıl borçlu şirket hakkında 2009 yılında sahte fatura kullandığından bahisle adına tarh ve tahakkuk eden cezalı vergilere ilişkin olduğu olayda davacının 11/08/2009 tarihine kadar kanuni temsilci sıfatının bulunduğu ve bir kısmı sorumluluk döneminde gerçekleşen sahte fatura kullanma fiilinden sorumlu tutulması gerektiği sonucuna ulaşılmış ise de değinilen kamu alacaklarının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrine ilişkin olarak davacının ikametgah adresinde kanuni temsilci sıfatının son bulduğu tarihten sonra 01/02/2016 tarihinde yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı dikkate alındığında,
kanuni temsilci sıfatıyla takibi için gerekli koşulların oluştuğundan söz edilemeyeceğinden Vergi Mahkemesince yazılı gerekçeyle ödeme emrinin değinilen kısmının iptali yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen davalı idare istinaf başvurusunun reddinde sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kısmen reddine,
2.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının;
ödeme emrininin, defter ve belge ibraz etmeme eyleminden kaynaklanan kamu alacakları ile Ocak-Mart, Nisan-Haziran 2009 dönemlerine ait kamu alacağı ve 11/08/2009 tarihinden sonraki dönemlere isabet eden kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkralarının ONANMASINA,
3. Kararın; ödeme emirleri içeriği 2009 yılına ait kurumlar vergisi ile aynı yılın Temmuz-Eylül dönemine ilişkin geçici vergi ile söz konusu vergilerin fer’ilerinden oluşan kamu alacağının 11/08/2009 tarihinden önceki dönemlere isabet eden bölümüne ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.