Miras Sözleşmesi
Miras sözleşmesi, iki taraflı bir hukuksal işlemdir. Bu nedenle karşılıklı ve birbirine uygun iki irade beyanıyla kurulmaktadır. Temel niteliği sözleşme olduğundan sözleşmenin kurucu unsurları miras sözleşmesi açısından da aranacaktır.
Miras sözleşmesinin en yaygın örneklerinden birisi de ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Bu sözleşme ile bir taraf diğerine ölünceye kadar bakmayı, diğer taraf da buna karşılık olarak vefatından sonra diğerine mevcut bir mal varlığını veya malvarlığından bir pay bırakmayı üstelenmektedir.
Hukuki sürecin etkin yönetilmesi, doğru stratejilerin belirlenmesi, güvenilir bir işbirliği miras davanızı en iyi şekilde yönetilebilmesi için hukuki ihtiyaçlarınızı anlayan ve ilgili alanda uzmanlaşmış bir miras avukatı ile süreci takip etmenizi önemle tavsiye ederiz.
Miras Sözleşmesinde Şekil Şartı
Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekecektir (TMK. md. 545). Sözleşmenin tarafları, arzularını resmi memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar (TMK. md. 545/II).
Görüldüğü gibi miras sözleşmesi resmi yazılı geçerlilik koşuluna tabidir. Miras sözleşmesi, noter tarafından re’sen düzenlenecektir. Tanıklara ilişkin Türk Medeni Kanunu’nun 536. madde hükmü aynen geçerlidir.
Miras Sözleşmesinde Ehliyet
Miras sözleşmesi akdedilebilmesi için ayırt etme gücüne sahip olma, kısıtlı olmama ve ergin olma şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerekecektir (TMK. md. 503).
Ergin olma bakımından, evlenme, yasal erginlik, ergin kılınma yargısal erginlik halleri aynen geçerlidir.
Burada dikkat edilmesi gereken konu, ehliyet şartının tereke üzerinde tasarrufta bulunan kişi bakımından aranıyor olmasıdır. Başka bir deyişle, malvarlığı üzerinde etkisi olmayan, sadece karşı tarafça kendisine mal bırakılan ya da mirasçı tayin edilen kişi bakımından kanunda aranan ayırt etme gücü, kısıtlı olmama ve ergin olma şartlarının bulunması zorunlu değildir.
Ayrıca ayırt etme gücüne sahip olup olmama, ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı an itibariyle tespit edilmelidir.
Miras Sözleşmesinin Yapılması
Miras sözleşmesi resmi vasiyetname gibi yapılır. Miras sözleşmesinin resmi vasiyetnameden en büyük farkı resmi vasiyetnamede vasiyetçi tek başına tanıklar ile birlikte vasiyetname düzenlemeye yetkili resmi makama müracaat ederek vasiyetname yaparken, yani lehine vasiyet yapılan kişinin resmi makam huzurunda bulunması gerekmez iken, miras sözleşmesinde hem mirasbırakan hem de lehine tasarrufta bulunulan kişinin resmi makam huzurunda hazır bulunmaları gerekmektedir.
Miras Sözleşmesinin Ortadan Kaldırılması
Vasiyetname tek taraflı irade beyanı ile kurulup tek taraflı dönme ile ortadan kaldırılmasına rağmen miras sözleşmesi, iki taraflı irade beyanı ile kurulduğundan aynı şekilde karşılıklı anlaşmayla ortadan kaldırılabilecektir. Kısaca taraflar (mirasbırakan ve lehine tasarrufta bulunulan kişi), karşılıklı olarak yapacakları yazılı bir anlaşma ile miras sözleşmesini ortadan kaldırabilirler.
● Sözleşme ile ortadan kaldırılması
Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir (TMK. md. 546). Burada miras sözleşmesi değil, miras sözleşmesinden dönme anlaşması yapıldığından dönme sözleşmesinin resmi şekilde yapılması zorunlu değildir.
Miras sözleşmesinden tek taraflı dönme Türk Medeni Kanunu’nun 546/II. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin, mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; mirasbırakan, miras sözleşmesini tek taraflı olarak ortadan kaldırabilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında tek taraflı ortadan kaldırmanın vasiyet türlerinden herhangi birisi ile yapılabileceği kabul edilmiştir. Burada dikkat çeken konu, vasiyetnameden, ölünceye kadar her zaman dönülebilecek olmasına rağmen, miras sözleşmesinden dönülebilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesindeki şartların gerçekleşmiş olması gerekir.
Buna göre, mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Saklı paylı olmayan mirasçının mirasçılıktan çıkarılmasına gerek yoktur.
Aşağıda belirtilen kişiler mirasçılıktan çıkarılabilirler.
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse mirasçılıktan çıkarılabilir.
● Sözleşmeden Dönme Yolu ile
Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf, bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması halinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir (TMK. md. 547).
● Mirasbırakandan Önce Ölme
Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi mirasbırakanın ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar (TMK. md. 548). Burada sadece miras sözleşmesi için değil, diğer ölüme bağlı tasarruflar için de geçerli bir düzenleme yapılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 548. maddesinin 2. fıkrasına göre, “Mirasbırakandan önce ölen kişinin mirasçıları, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ölüme bağlı tasarrufta bulunandan, miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki zenginleşmeyi geri isteyebilirler” denilerek, miras sözleşmesi nedeniyle elde edilen kazançların sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iadesinin sağlanabileceği kabul edilmiştir. Ancak bu durumun aksinin kararlaştırılması mümkündür.
● Evliliğin Sona Ermesi
Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesi gereğince, “Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.
Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Evliliğin boşanma ile sona ermesi halinde boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybederler.
Ayrıca boşanma davası devam ederken taraflardan birisinin vefatı halinde mirasçılar boşanma davasına devam edip karşı tarafın kusurunu ispatlarsa yine miras sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir.