+90 530 474 08 02
+90 532 625 52 91
Pancarlı Mah. 58127Nolu Sk No:19, 27060 Şehitkamil/Gaziantep
Muteber Hukuk
No Result
View All Result
Pazartesi, 2 Haziran, 2025
  • Giriş
  • Anasayfa
  • Makaleler
    • Gayrimenkul Hukuku
    • Aile ve Boşanma Hukuku
    • Miras Hukuku
    • İş Hukuku
    • İcra ve İflas Hukuku
    • Tazminat Hukuku
    • Ticaret Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Vergi Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Fikri Mülkiyet Hukuku
    • İdare Hukuku
    • Uluslararası Hukuk
    • Sağlık ve Tıp Hukuku
    • Vatandaşlık Hukuku
    • Bilişim Hukuku
    • Şirketler Hukuku
  • Hizmetlerimiz
    • Gayrimenkul Davaları
    • Ticaret ve Şirket Davaları
    • Tazminat Davaları
    • İş Davaları
    • Aile ve Boşanma Davaları
    • Ceza Davaları
    • Miras Davaları
    • Uluslararası Davalar
    • Fikri Mülkiyet Davaları
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Yazar/Avukat
      • Av. Batuhan ATALAR
      • Av. Hamza ÇOLAK
  • Belgeler
    • Kira Sözleşmesi
  • S.S.SYeni
  • İletişim
WhatsApp
Muteber Hukuk
  • Anasayfa
  • Makaleler
    • Gayrimenkul Hukuku
    • Aile ve Boşanma Hukuku
    • Miras Hukuku
    • İş Hukuku
    • İcra ve İflas Hukuku
    • Tazminat Hukuku
    • Ticaret Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Vergi Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Fikri Mülkiyet Hukuku
    • İdare Hukuku
    • Uluslararası Hukuk
    • Sağlık ve Tıp Hukuku
    • Vatandaşlık Hukuku
    • Bilişim Hukuku
    • Şirketler Hukuku
  • Hizmetlerimiz
    • Gayrimenkul Davaları
    • Ticaret ve Şirket Davaları
    • Tazminat Davaları
    • İş Davaları
    • Aile ve Boşanma Davaları
    • Ceza Davaları
    • Miras Davaları
    • Uluslararası Davalar
    • Fikri Mülkiyet Davaları
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Yazar/Avukat
      • Av. Batuhan ATALAR
      • Av. Hamza ÇOLAK
  • Belgeler
    • Kira Sözleşmesi
  • S.S.SYeni
  • İletişim
No Result
View All Result
Muteber Hukuk
No Result
View All Result
Home Gayrimenkul Hukuku

İpoteğin Fekki (terkin) 2025

Av. Hamza Çolak by Av. Hamza Çolak
2 Haziran 2025
in Gayrimenkul Hukuku
Okuma Süresi:35 dakika okuma
128 5
A A
0
İpoteğin Fekki (terkin) 2025
152
SHARES
1.9k
VIEWS
WhatsApp'ta PaylaşFacebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
İçerik gizle
1 İpotekin Fekki Kavramı ve Hukuki Dayanağı
2 İpotek Kavramı ve Amacı
3 İpotekin Sona Ermesi ve Fekki
4 İpotekin Fekki (Terkin) İşlemi
4.1 Tanım
4.2 Hukuki Dayanak
4.3 Fek İşlemi İçin Gerekli Belgeler
4.4 Mahkeme Yoluyla Fek
5 Aile Konutu Şerhi ve İpotek İlişkisi Bağlamında İpotekin Fekki
5.1 Giriş
5.2 Aile Konutu Kavramı ve Şerhi
5.2.1 Aile Konutu Tanımı
5.2.2 Aile Konutu Şerhinin Tapuya İşlenmesi
5.2.3 Aile Konutu Üzerine Kurulan İpotekler
5.3 Aile Konutu İpoteklerinde Fek Süreci
6 Ticari İpoteklerde İpotekin Fekki Süreci ve Özellikleri
6.1 Ticari İpotek Nedir?
6.2 Ticari İpoteklerde Fek Süreci
6.2.1 Borcun Ödenmesi ve Fek Talebi
6.2.2 Mahkeme Yoluyla Fek: Ticari Uyuşmazlıklar
7 Sonuç ve Genel Değerlendirme
7.1 Giriş
7.2 İpotekin Fekki: Hukuki Bir Zorunluluk
7.3 Aile Konutu Bağlamında Fek İşleminin Özel Niteliği
7.4 Ticari Hayatta İpotek ve Fek Süreci
7.5 Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
8 Görevli ve Yetkili Mahkemeler
8.1 Görevli Mahkeme
8.1.1 Asliye Hukuk Mahkemesi
8.1.2 Aile Mahekemesi
8.1.3 Asliye Ticaret Mahkemesi
8.2 Yetkili Mahkeme
9 Emsal Kararlar
9.1 Aile Konutu Şerhinin Mirasçılara İntikal Etmemesi
9.2 Usulsüz Tebligat Nedeni ile İpoteğin fekki

İpotekin Fekki Kavramı ve Hukuki Dayanağı

İpotek, taşınmaz mallar üzerinde kurulan en yaygın teminat türlerinden biri olarak, alacaklının alacağını güvence altına almasına hizmet eden önemli bir ayni haktır. Borçlunun borcunu zamanında ve gereği gibi yerine getirmemesi durumunda, alacaklı ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesini talep ederek alacağını bu taşınmazdan tahsil edebilir. Ancak borç ifa edildiğinde veya ipotek geçerlilik şartlarını yitirdiğinde, ipoteğin hukuki etkisi sona erer. Bu noktada karşımıza çıkan “ipoteğin fekki” kavramı, ipotek hakkının resmî sicilden silinmesi işlemini ifade eder. Her ne kadar borcun sona ermesiyle ipotek hukuken sona erse de, bu durumun tapu siciline işlenmesi için ayrıca bir işlem gereklidir ve bu işlem ipoteğin fekki (terkini) olarak adlandırılır.

Bu çalışmanın bu ilk bölümünde, ipoteğin fekki kavramı detaylı bir şekilde açıklanacak; Türk Medeni Hukuku çerçevesinde hukuki dayanakları, ilgili mevzuat hükümleri ve yargı kararları ile desteklenecektir. Böylelikle ipoteğin fekki kurumunun yalnızca şekli bir işlem olmadığı, taşınmaz malikinin hukuki güvenliği bakımından da önemli sonuçlar doğurduğu vurgulanacaktır.

İpotek Kavramı ve Amacı

İpotek, taşınmaz rehni türlerinden biridir ve borcun teminat altına alınmasına hizmet eder. Türk Medeni Kanunu’nun 881. maddesinde belirtildiği üzere ipotek, alacaklının taşınmaz mal üzerinden alacağını tahsil edebilmesine imkân tanır. Borcun ödenmemesi halinde alacaklı, ipoteğin konusu olan taşınmazın satışını talep ederek alacağını elde edebilir.

İpotek hakkı kural olarak taşınmazın maliki tarafından kurulur. Ancak bazı istisnai durumlarda malik olmayan kişiler tarafından da ipotek tesis edilebilir (örneğin üçüncü kişinin malvarlığından teminat gösterilmesi). Bu yönüyle ipotek, yalnızca şahsi ilişkilere değil, aynı zamanda ayni hak ilişkilerine de etki eden bir kurumdur.

İpotekin Sona Ermesi ve Fekki

İpotek hakkı kural olarak şu hallerde sona erer:

            1.         Borç İfası: Alacaklının alacağının tamamen ödenmesi durumunda teminat amacını yitiren ipotek sona erer.

            2.         Feragat: Alacaklının ipotek hakkından açıkça feragat etmesi ile sona erer.

            3.         Süreyle Sınırlı İpoteklerde Sürenin Dolması: Belirli süreli ipoteklerde sürenin sona ermesi ile.

            4.         İptal veya Mahkeme Kararı: Hakkın dayanağının ortadan kalktığı yönündeki mahkeme kararıyla ipoteğin terkini sağlanabilir.

Ancak bu sona erme halleri, tapu siciline kendiliğinden yansımaz. Zira ipotek ayni bir hak olduğu için, resmi sicilde (tapu kütüğünde) varlığı devam ettiği sürece üçüncü kişiler bakımından hüküm ifade eder. Bu nedenle ipotek hakkının sona ermesiyle birlikte, tapu kütüğündeki kaydın da silinmesi gerekir. Bu işleme “fek” ya da “terkin” adı verilir.

İpotekin Fekki (Terkin) İşlemi

Tanım

İpotekin fekki, ipotek hakkının tapu sicilinden silinmesi işlemidir. Bu işlem genellikle borcun ifası sonrası alacaklının rızasıyla gerçekleşir. Fek işlemi, tapu müdürlüğünde yapılır ve alacaklının fek yazısı (resmi belge) ile gerçekleştirilir.

Hukuki Dayanak

İpotekin fekki işlemi, başta Türk Medeni Kanunu ve Tapu Sicil Tüzüğü olmak üzere çeşitli mevzuat düzenlemelerine dayanır:

Türk Medeni Kanunu m. 1020:

Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. D. Tescilin etkileri devam edeceğini gösterir.

•          Türk Medeni Kanunu m. 858

Taşınmaz rehni, tescilin terkini veya taşınmazın tamamen yok olmasıyla sona erer. Kamulaştırmaya ilişkin kanun hükümleri saklıdır.

Fek İşlemi İçin Gerekli Belgeler

İpotekin fekki için temel olarak aşağıdaki belgeler gerekir:

            1.         Fek Yazısı: Alacaklının, borcun ödendiğini ve ipoteğin kaldırılmasına rıza gösterdiğini beyan ettiği yazılı belge.

            2.         Kimlik Belgeleri: Tarafların kimlikleri ve tapu siciline uygun belgeler.

            3.         İlgili Tapu Belgesi: İpotekli taşınmaza ait tapu kaydı.

Eğer fek işlemi mahkeme kararı ile yapılıyorsa, bu durumda fek yazısı yerine kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilir.

Mahkeme Yoluyla Fek

Bazı durumlarda ipoteğin alacaklı tarafından kaldırılmaması ya da alacaklının bulunamaması gibi nedenlerle malik mahkemeye başvurabilir. Bu durumda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Mahkeme, borcun ödendiğini ve ipoteğin sona erdiğini tespit ederse ipoteğin terkinine karar verir. Bu karar tapuya sunularak ipoteğin sicilden silinmesi sağlanır.

Yargıtay Kararlarında Uygulama

Yargıtay kararları, ipoteğin fekki konusunda uygulamada karşılaşılan bazı önemli sorunlara ışık tutmaktadır. Özellikle ipotekli taşınmazın satışı, borcun üçüncü kişi tarafından ödenmesi veya teminat amacının ortadan kalkması hallerinde ipoteğin terkinine karar verildiği görülmektedir.

İpotekin fekki, borcun sona ermesini izleyen en önemli tapu işlemlerinden biridir. Bu işlem yalnızca taşınmaz malikinin hukuki durumunu netleştirmekle kalmaz; aynı zamanda taşınmazın üçüncü kişiler nezdinde hukuki değerini de doğrudan etkiler. Uygulamada sık karşılaşılan sorunlardan biri olan alacaklının fek işlemine yanaşmaması durumunda ise yargı yoluna başvurulması gereklidir.

Aile Konutu Şerhi ve İpotek İlişkisi Bağlamında İpotekin Fekki

Giriş

Türk Medeni Kanunu ile hayatımıza giren “aile konutu” kavramı, eşler arasındaki ortak yaşamın sürdüğü, aile birliğinin merkezi kabul edilen taşınmazı ifade eder. Bu kavrama hukuk sistemimizde özel bir koruma sağlanmış olup, özellikle eşlerden birinin rızası olmaksızın aile konutu üzerinde gerçekleştirilecek işlemler geçersiz ya da sınırlı geçerli kabul edilmiştir. Bu bağlamda ipotek işlemleri de özel bir öneme sahiptir.

Aile konutu şerhi ile korunan taşınmazlar üzerinde kurulmuş ipoteklerin fekki işlemleri, sıradan ipotek fek işlemlerinden ayrılır. Zira burada sadece borç ilişkisinin sona ermesi yeterli değildir; aynı zamanda eşin rızası, aile birliğinin korunması ve çocukların barınma hakkı gibi değerler de dikkate alınmak zorundadır.

Bu bölümde aile konutu kavramı açıklanacak, ipotek ile ilişkisi ortaya konulacak ve özellikle ipoteğin fekki sürecinde karşılaşılan aile konutu özelinde hukuki sorunlar ve çözümler ele alınacaktır.

Aile Konutu Kavramı ve Şerhi

Aile Konutu Tanımı

Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesine göre:

Aile Konutu

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.15 Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.

Bu maddeyle amaçlanan, aile hayatını güvence altına almak ve eşlerden birinin tek başına aile konutu üzerinde tasarrufta bulunmasını engellemektir. Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadığı, barınma, hayatı sürdürme ve çocukların bakımına yönelik faaliyetlerin gerçekleştirildiği taşınmazdır.

Aile Konutu Şerhinin Tapuya İşlenmesi

Aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerinde bu statünün üçüncü kişiler tarafından da bilinmesini sağlamak adına tapuya aile konutu şerhi konulabilir. Şerh, taşınmaz malikinin eşi tarafından talep edilir ve genellikle herhangi bir belgeye gerek olmaksızın, evlilik cüzdanı ve ikametgah belgesiyle tapu müdürlüğüne başvuru yapılması yeterlidir.

Şerh işlemiyle birlikte, aile konutu statüsündeki taşınmazın ipotek, satış, bağış gibi tasarruf işlemlerinde eşin rızası zorunlu hâle gelir. Aile Konutu Nedeni ile Tapu İptal ve Tescil Davaları uzmanlık gerektiren konulardan olduğu için alanında uzman ekibimiz olan Muteber Hukuk ile sizlere destek vermek adına hazırız.

Aile Konutu Üzerine Kurulan İpotekler

Eş Rızasının Önemi

Aile konutu üzerine ipotek tesis edilebilmesi için, taşınmaz malikinin eşi tarafından açık rıza verilmesi gerekir. Bu rıza, yazılı şekilde olmalı ve işlem sırasında noter huzurunda ya da tapu müdürlüğü önünde beyan edilmelidir. Rıza verilmemişse, ipotek işlemi hükümsüz ya da iptale tabi olur.

Rızasız Kurulan İpoteklerin Durumu

Eşin rızası olmaksızın aile konutu üzerine kurulan ipotekler, her ne kadar tapuya işlenmiş ve üçüncü kişiler bakımından geçerli gibi görünse de, sonradan açılacak dava ile iptali mümkündür. Bu davalar genellikle ipoteğin fekki amacıyla açılır ve görevli mahkeme aile mahkemesidir.

Rıza dışı yapılan ipoteklerin iptali, eşin ve çocukların barınma hakkının korunması açısından büyük önem taşır.

Aile Konutu İpoteklerinde Fek Süreci

Fek Talebinde Eş Rızası Zorunluluğu

Borç ödenmiş olsa bile, aile konutu üzerine kurulu ipoteğin fekki için yalnızca alacaklının yazısı yeterli değildir. Eğer ipotek tesisi sırasında eş rızası alınmamışsa veya eş bu işleme sonradan itiraz ediyorsa, fek işlemi kendiliğinden yapılamaz. Tapu müdürlüğü, eşin de fek işlemine rıza gösterdiğine ilişkin belge arayabilir.

Mahkeme Kararıyla Fek

Uygulamada sıkça karşılaşılan bir sorun, alacaklının ipoteğin kaldırılmasına yanaşmaması veya borcun üçüncü kişilerce ödendiği hâllerde, ipoteğin hâlen tapuda görünmesidir. Bu durumlarda taşınmaz malikinin veya eşin mahkemeye başvurarak ipoteğin fekki için karar alması gerekir.

Özellikle rıza alınmadan tesis edilen ipoteklerde, eş tarafından açılacak “aile konutunun korunması” davası neticesinde ipotek kaydı tapudan silinir. Bu tür kararlar kesin hüküm niteliği taşıdığından, tapu müdürlüğü ipoteği resen silmek zorundadır.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

            1.         Şerh Verilmemiş Aile Konutları: Tapuya aile konutu şerhi verilmemişse, üçüncü kişiler bu statüyü bilmedikleri iddiasında bulunarak ipoteğin geçerli olduğunu savunabilirler. Ancak Yargıtay, aile konutu niteliğinin fiili kullanımla da tespit edilebileceğine hükmetmiştir.

            2.         Boşanma Süreci ve Aile Konutu: Boşanma davası sürecinde aile konutu statüsü sona ermemişse, malik eş yine tek başına ipotek tesis edemez. Bu aşamada da ipoteğin fekki için eşin rızası gerekir.

            3.         İpotek Bedelinin Üçüncü Kişi Tarafından Ödenmesi: Bazen ipotek borcu, borçlu dışında bir yakın ya da eş tarafından ödenir. Ancak ipotek kaydının silinmesi, yalnızca ödeme ile değil, alacaklının yazılı rızası ya da mahkeme kararı ile mümkündür.

Aile konutu üzerindeki ipotek işlemleri, klasik ipotek uygulamalarından farklı bir değerlendirme gerektirir. Eş rızası alınmadan yapılan ipoteklerin geçerliliği tartışmalı olup, ipoteğin fekki için çoğu zaman mahkeme yoluna başvurulması gerekebilir. Aile hayatının korunması ve barınma hakkının güvence altına alınması adına, ipotek fek işlemlerinde yalnızca alacaklı–borçlu ilişkisi değil, eşler arasındaki özel hukuki bağ da dikkate alınmalıdır.

Bu nedenle uygulayıcıların, özellikle tapu müdürlüklerinin ve mahkemelerin bu konuda hassas davranması, hukuki güvenliği ve sosyal dengeyi sağlayacaktır.

Ticari İpoteklerde İpotekin Fekki Süreci ve Özellikleri

İpotek, sadece bireyler arası borç ilişkilerinde değil; aynı zamanda ticari hayatın içinde de yaygın olarak kullanılan bir teminat aracı olarak karşımıza çıkar. Ticari kredilerin teminatı olarak taşınmaz ipoteği tesis edilmesi, banka ve finans kurumları ile işletmeler arasındaki ilişkilerde sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Bu kapsamda ticari ipotekler, hem teminatın büyüklüğü hem de tarafların profesyonel niteliği nedeniyle özel nitelikler taşır.

Ticari ipoteklerin fekki, sıradan borç ilişkilerinde olduğu gibi borcun ödenmesiyle gündeme gelir. Ancak uygulamada ticari ilişkilerin karmaşıklığı, borç yapılandırmaları, finansal yeniden düzenlemeler ve alacak temlikleri gibi durumlar fek sürecini oldukça karmaşık hâle getirebilir. Ayrıca ticari nitelikli ipoteklerde fek işlemleri, yalnızca tapu müdürlüğü prosedürleri açısından değil, vergi ve finansal raporlama açısından da önem arz eder.

Bu bölümde ticari ipoteklerin tanımı yapılacak, ticari ipotek ile sıradan ipotek arasındaki farklar belirtilecek ve ticari ipoteklerin fekki süreci hem hukuki hem de uygulama bakımından ayrıntılı olarak incelenecektir.

Ticari İpotek Nedir?

Ticari ipotek, genellikle işletmelerin kredi temini amacıyla taşınmazları üzerinde tesis edilen ve borcun ifa edilmemesi hâlinde alacaklıya rehin hakkı tanıyan ipotek türüdür. Bu ipotek türü, ticari nitelik taşıyan kredi ilişkileri kapsamında kurulur ve çoğu zaman birden fazla taşınmaz üzerinde “müşterek ipotek” şeklinde de tesis edilebilir.

Özellikleri

            1.         Tarafların Profesyonelliği: Taraflar genellikle tüzel kişilerdir (şirketler, bankalar).

            2.         Yüksek Teminat Tutarları: Teminatın değeri yüksek, işlem hacmi büyüktür.

            3.         Detaylı Sözleşmeler: Ticari ipoteklerde teminat sözleşmeleri ayrıntılı ve çok yönlüdür.

            4.         Çoklu Teminat Yapısı: Aynı krediye karşılık birden fazla taşınmaz ipotek edilebilir.

Ticari İpoteklerde Fek Süreci

Borcun Ödenmesi ve Fek Talebi

Ticari ipoteklerde borcun tamamen ifa edilmesi veya yapılandırma sürecinin tamamlanması üzerine alacaklı kurum (genellikle banka), ipoteğin kaldırılması için “fek yazısı” düzenler. Bu belge tapu müdürlüğüne sunularak ipoteğin kaldırılması sağlanır.

Fek yazısı içeriğinde genellikle aşağıdaki bilgiler yer alır:

            •          Taşınmaz bilgileri

            •          Kredi sözleşmesinin referansı

            •          Borcun ödendiğine veya yapılandırma tamamlandığına dair beyan

            •          İpotek kaydının kaldırılmasına rıza beyanı

            •          Yetkili imzalar ve kurum kaşesi

Tapu Sicil İşlemleri

Tapu müdürlüğü, fek yazısının doğruluğunu ve yetkili imzaları kontrol eder. Ticari ipoteklerde sıklıkla vekaletle işlem yapılmakta olduğundan, vekaletnamenin kapsamı da ayrıca değerlendirilir. Eksiksiz belgeler ibraz edilirse, ipotek tapu sicilinden terkin edilir.

Kurumlar Vergisi Kanunu ve Finansal Etkiler

İpotek fek işlemi, bazen şirketlerin bilanço işlemleriyle doğrudan ilgilidir. Özellikle ipoteğe konu taşınmazın elden çıkarılması, yeniden değerlemesi veya başka bir bankaya teminat olarak verilmesi gibi durumlar nedeniyle ipoteğin kaldırılması gerekir.

Ayrıca bazı hâllerde ipotek kaldırılırken damga vergisi veya harç ödenmesi gerekebilir. Bu da şirket muhasebesini ve mali denetimi etkileyen bir süreçtir.

Mahkeme Yoluyla Fek: Ticari Uyuşmazlıklar

Bazı ticari uyuşmazlıklarda, borcun ödendiği hâlde alacaklı kurumun ipoteğin kaldırılmasına yanaşmaması durumu söz konusu olabilir. Bu gibi hâllerde, borçlu şirket ticaret mahkemesinde ipoteğin fekki davası açabilir. Dava konusu, borcun ifa edildiği, teminatın amacını yitirdiği ve ipoteğin hukuki dayanaktan yoksun hale geldiği yönünde olur.

Mahkeme tarafından ipoteğin terkinine karar verilirse, bu karar tapu müdürlüğüne sunularak ipotek kaldırılır.

Bankalar ve Finans Kuruluşları Uygulaması

Bankaların ipotek fek işlemlerine dair uygulamaları, çoğu zaman merkezi prosedürlere bağlıdır. Her ne kadar borç yerel bir şube üzerinden alınmış olsa da, ipoteğin kaldırılması için genel müdürlük onayı gerekebilir. Bu da işlemin süresini uzatabilir.

Ayrıca bazı bankalar, ipoteğin kaldırılması için ek belge (örneğin yapılandırma protokolü, teminat mektubu iptali yazısı vb.) talep edebilir. Bu belgelerin hazırlanması da işletmelere ek yük doğurur.

Ticari ipotekler, kapsam ve prosedür bakımından bireysel ipoteklerden daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu ipoteklerin fekki işlemleri yalnızca borcun ifasına değil, çoğu zaman sözleşmeye dayalı özel şartların tamamlanmasına da bağlıdır. Ayrıca şirketlerin mali durumu, yapılandırma süreçleri, yeniden değerleme işlemleri ve vergi uygulamaları da bu süreci doğrudan etkiler.

Bu nedenle ticari ipotek fek işlemleri yalnızca tapu müdürlüklerinde gerçekleştirilen basit işlemler olmaktan çıkmış; hukuki, ticari ve mali boyutları olan çok yönlü süreçler haline gelmiştir. Uygulayıcıların bu süreçte dikkatli olması, şirketlerin de profesyonel hukuki danışmanlık alarak hareket etmesi büyük önem taşır.

Sonuç ve Genel Değerlendirme

Giriş

İpotek, borç ilişkilerinde hem bireylerin hem de ticari işletmelerin sıklıkla başvurduğu güvenilir teminat araçlarından biridir. Ancak borcun sona ermesi ile birlikte bu teminatın hukuki varlığı da anlamını yitirir. İşte bu noktada devreye giren ipoteğin fekki (terkini) işlemi, hem borç ilişkilerinin sona erdiğinin resmiyet kazanması hem de taşınmazın üzerindeki ayni yükümlülüğün ortadan kaldırılması açısından büyük önem taşır.

Bu çalışmada ipoteğin fekki kavramı, hukuki dayanakları, uygulamadaki prosedürleri ve özel durumlar çerçevesinde ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Aile konutu şerhinin varlığı, ticari ipotek ilişkileri gibi özel haller, fek işlemlerine hem şekli hem de maddi hukuki anlamda farklılıklar kazandırmaktadır. Bu son bölümde, tüm bu değerlendirmelerin ışığında kapsamlı bir özet yapılacak, uygulamaya ilişkin tespitler sunulacak ve hukuki önerilere yer verilecektir.

İpotekin Fekki: Hukuki Bir Zorunluluk

İpotek hakkı, borcun teminatı olarak kurulan ve alacaklıya taşınmaz üzerinde öncelikli tahsil imkânı tanıyan ayni bir haktır. Bu hak, borcun sona ermesiyle birlikte hukuki dayanağını yitirir. Ancak ipotek tapu siciline kayıtlı bir hak olduğundan, borcun ödenmiş olması tek başına yeterli değildir; ayrıca bu kaydın tapu sicilinden silinmesi gerekir.

Tapu siciline kayıtlı olan bir ipotek, üçüncü kişiler açısından geçerli ve bağlayıcıdır. Borç ifa edilmiş olsa dahi, ipotek kaydı tapuda durduğu sürece taşınmaz malikinin tasarruf hakkı sınırlanır, taşınmaz üzerinde yapılacak satış ve devir işlemleri zorlaşır. Bu nedenle ipoteğin fekki işlemi, taşınmazın hukuki durumunun netleştirilmesi açısından vazgeçilmezdir.

Aile Konutu Bağlamında Fek İşleminin Özel Niteliği

Türk Medeni Kanunu’nda yer alan aile konutu düzenlemesi, eşler arasındaki barınma hakkını korumayı amaçlayan bir hükümdür. Aile konutu olarak kullanılan taşınmazlar üzerinde eşin rızası alınmadan yapılan ipotek işlemleri geçersiz sayılabilir. Bu nedenle ipoteğin fekki sürecinde yalnızca borcun ödenmiş olması değil, aynı zamanda eşin bu işleme rıza göstermesi de önem taşır.

Uygulamada, eş rızası olmaksızın tesis edilen ipoteklerin iptali için aile mahkemelerine başvurulmakta, mahkeme kararıyla ipoteğin kaldırılması sağlanmaktadır. Tapu müdürlükleri de bu kararı dikkate alarak ipotek kaydını terkin etmektedir. Bu durum, aile birliğinin korunması amacıyla özel hukukta tanınan koruyucu hükümlerin pratikte ne derece etkili olduğunu göstermektedir.

Ticari Hayatta İpotek ve Fek Süreci

Ticari ipotekler, özellikle banka ve şirketler arasındaki büyük ölçekli kredi ilişkilerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ipoteklerin fekki ise sıradan bireysel ipoteklere kıyasla daha karmaşık süreçlere tabidir. Zira ticari ilişkilerde borcun ifa edilip edilmediği, yapılandırma süreçlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, kredinin hangi kaynaklardan ödendiği gibi hususlar fek kararını etkileyebilir.

Banka ve finans kurumları, ipotek fek yazılarını genel müdürlük onayıyla vermekte, bu da işlemlerin süresini uzatabilmektedir. Ayrıca teminatın kaldırılması için ek belgeler talep edilmesi, ticari işletmeleri bürokratik yük altına sokabilmektedir.

Ticari ipoteklerde fek işlemi aynı zamanda vergi, muhasebe ve bilanço işlemleriyle doğrudan ilişkilidir. Özellikle taşınmazların elden çıkarılması, yeniden teminat gösterilmesi ya da değerleme işlemlerinde ipoteğin kaldırılması bir ön koşul haline gelir.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri

1.⁠ ⁠Alacaklının Fek Yazısı Vermemesi

Borç ödenmiş olmasına rağmen, alacaklı bazen keyfi biçimde ipoteğin fekki için gerekli yazıyı vermez. Bu durumda borçlu ya da taşınmaz maliki, sulh hukuk mahkemesinde “ipoteğin terkinine” yönelik dava açmak zorunda kalır. Yargıtay uygulamasında da bu durumun haksızlık oluşturduğu ve borç sona ermişse ipoteğin kaldırılması gerektiği yönünde kararlar verilmiştir.

Çözüm:

Mevzuata, alacaklının makul süre içinde fek yazısı vermemesi halinde, borçlunun tek taraflı başvurusu ile tapu müdürlüğünün ipoteği kaldırabilmesine imkân tanıyan bir düzenleme eklenebilir.

2.⁠ ⁠Eş Rızasının Göz Ardı Edilmesi

Aile konutu şerhi olmayan, ancak fiilen aile yaşamına konu olan taşınmazlar üzerinde eşin rızası alınmadan ipotek tesis edilmesi, mağduriyet doğurur. Tapu müdürlükleri yalnızca şerhli taşınmazları dikkate aldığında, aile birliği zarar görebilir.

Çözüm:

Tapu müdürlüklerinin işlem sırasında eşin rızasını sormasını zorunlu hale getiren düzenlemeler getirilebilir. Ayrıca fiilen aile konutu kullanımı tespit edilirse re’sen müdahale imkanı sağlanabilir.

3.⁠ ⁠Ticari İpoteklerde Belirsizlik

Ticari ipoteklerin fekki sürecinde bankaların farklı belgeler istemesi, şirketleri karmaşık ve uzun süreçlerle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu durum iş yapma kolaylığını azaltır.

Çözüm:

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) veya Türkiye Bankalar Birliği tarafından ticari ipotek fek işlemlerine dair bir standart prosedür belirlenebilir. Tüm bankalar bu çerçevede hareket etmek zorunda kalır.

4.⁠ ⁠Tapu Müdürlüklerinde Keyfi Uygulamalar

Bazı tapu müdürlükleri, mahkeme kararları veya noter onaylı belgeleri yorumlayarak fek işlemlerini erteleyebilmekte ya da belge eksikliği gerekçesiyle işlemleri reddetmektedir. Bu da taşınmaz sahiplerinin mağduriyetine yol açmaktadır.

Çözüm:

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün tüm tapu müdürlüklerine yönelik bağlayıcı genelgeler yayınlaması sağlanabilir. Mahkeme kararlarının derhal ve doğrudan uygulanmasını temin edecek açık kurallar getirilebilir.

Genel Değerlendirme

İpotekin fekki işlemi, borcun sona erdiğini resmen ortaya koyması ve taşınmazın üzerindeki sınırlamaların kaldırılması açısından yaşamsal öneme sahiptir. Bu işlem sadece bireysel borç ilişkilerinde değil, aile yapısının korunması ve ticari hayatın düzenli işleyişi bakımından da kritik rol oynar.

Aile konutu üzerindeki ipoteklerin fekki, eşin rızasına ve mahkeme denetimine bağlı olarak yürütülürken; ticari ipoteklerin fekki, daha çok sözleşmeye dayalı yükümlülüklerin yerine getirilmesine bağlıdır. Bu yönüyle ipoteğin kaldırılması, her iki alanda da hukukun temel ilkeleri ile kamu düzeninin korunması dengesinde şekillenir.

Ancak uygulamada yaşanan gecikmeler, keyfi yorumlar ve kurumsal bürokrasiler, hak sahiplerinin ciddi mağduriyet yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle hem kanun koyucunun hem de uygulayıcı makamların ipoteğin fekki işlemini daha öngörülebilir, hızlı ve adil hale getirmesi bir zorunluluktur.

Sonuç

İpotekin fekki, taşınmaz hukukunun en teknik, ancak aynı zamanda en günlük sorunlarından biridir. Fek işlemi yalnızca bir tapu silme işlemi değildir; borç ilişkisinin sona erdiğini, taşınmazın yükümlülükten arındığını ve malikinin tam tasarruf yetkisini yeniden kazandığını gösteren bir işlemdir.

Bu nedenle, ipotek hakkının kaldırılması süreci; hukuk devleti ilkesi, mülkiyet hakkı, eşitlik ve adil yargılanma ilkeleri ışığında şekillendirilmelidir. Aile yapısı ve ticari güvenlik gibi toplumun temel sütunlarını ilgilendiren bu alanlarda adaletin gecikmeden, eksiksiz ve etkili şekilde tecelli etmesi için gerekli yasal ve idari reformlar hayata geçirilmelidir.

Görevli ve Yetkili Mahkemeler

Görevli Mahkeme

Asliye Hukuk Mahkemesi

Eğer dava, borcun ödendiği ya da ipoteğin artık gereksiz olduğu gerekçesiyle ipotek kaydının tapudan terkin edilmesi talebine dayanıyorsa (yani teknik anlamda tapu kaydına yönelik bir işlem söz konusuysa), görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesidir.

Aile Mahekemesi

Eğer ipoteğin fekki talebi, eşin rızası alınmadan aile konutu üzerine tesis edilen ipoteğin iptali ve fekki talebine dayanıyorsa, bu durumda görevli mahkeme aile mahkemesidir.

Asliye Ticaret Mahkemesi

Eğer dava, ticari bir kredi ilişkisine dayanıyor ve taraflardan biri tacir ise, özellikle ticari işletmelerin bankalara karşı açtığı ipoteğin kaldırılması davalarında, asliye ticaret mahkemesi görevli olur.

Yetkili Mahkeme

İpotek hakkı taşınmazla ilgili bir ayni hak olduğundan, ipoteğin fekki davalarında kesin yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

Emsal Kararlar

Aile Konutu Şerhinin Mirasçılara İntikal Etmemesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/2438 K. 2024/2085 T. 26.03.2024

2. Hukuk Dairesi         2023/2438 E.  ,  2024/2085 K.
MAHKEMESİ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI: 2022/2916 E., 2023/10 K.
DAVA TARİHİ: 06.09.2018
KARAR: Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ: Afyonkarahisar 1. Aile Mahkemesi
SAYISI: 2021/768 E., 2022/498 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin fekki ve aile konutu şerhi konulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince aile konutu şerhi davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ipoteğin fekki davasının ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vasi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ipoteğin fekki davası yönünden de karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vasi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
 
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı …’nın Afyonkarahisar 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/2 Esas 2018/487 Karar sayılı dosyası ile kısıtlanarak müvekkilinin …’ya vasi olarak tayin edildiğini, davacı … ile eşinin aile konutu olarak kullandıkları ve davacının eşi adına kayıtlı bulunan Afyonkarahisar İli Merkez Deper Mahallesi 3413 Parselde bulunan zemin kat 1 nolu mesken taşınmazın üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, ipotek tesisi konusunda davacıdan muvafakat alınıp alınmadığının bilinmediğini, zira böyle bir onay verildiyse dahi …’nın kısıtlanması nedeni ile bu onayın geçerli olmayacağını belirterek davalı banka lehine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı İbrahim Şahinkaya isimli şahıs ile müvekkil banka arasında genel kredili ve teminat sözleşmesi yapıldığını, 13.03.2013 tarihli ve 500.000,00 TL limitli kredi sözleşmesini davacının eşi …’nın müteselsil kefil olarak imzaladığını ve takbiste kendi adına kayıtlı olan taşınmazını teminat gösterdiğini, davacının eşi Nuriye’nin söz konusu kredi sözleşmesi kapsamında müteselsil kefil olmasına TBK 584 maddesi gereğince peşinin muvafakat ettiğini ve bu hususta 13.03.2013 tarihli muvafakatnameyi imzalayarak bankaya verdiğini, taşınmazın üzerinde ipotek işlemleri sırasında aile konutu şerhi olmadığını, ipoteğin tesis edildiği tarihte davacı adına herhangi bir vesayet kaydı bulunmadığı gibi o tarihte davacının akıl zayıfı olduğunu gösterir bir delil de sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı … davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin ilk verdiği kararı ile; “Davacı … vasisi … vekili tarafından davalı Yapı Kredi Bankası A.Ş. aleyhine mahkememize açılan aile konutu şerhi konulması dava dosyasında mahkememizin 14.11.2019 tarihli celsesine davacının gelmediği, davacı vekilinin mazeret dilekçesi verdiği, mükerrer celselere davacı vekilinin mazeret dilekçesi vererek katılmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin mazeretinin reddine karar verildiği, ipotek bedeli olan ve davaya konu edilen taşınmaz için 420.000,00 TL üzerinden hesaplanacak nispi harcı süresi içerisinde yatırmaması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırıldığı,

13.02.2020 tarihinde UYAP sisteminden yenileme dilekçesi gönderdiği, ancak yenileme harcı yatırmadığı anlaşılmakla; dosyanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş” davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; adli yardım talebinin usule ve yasaya aykırı biçimde reddedildiğini, ret kararına yapılan itirazın da aynı şekilde usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, ipotek bedeli üzerinden yatırılması gereken nispi harcın yatırılmaması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına dair verilen kararın taraflarına tebliğ edilmediğini, zira dava konusu taşınmaz için aile konutu şerhi konulmasının da talep edildiğini,

bu durumda tarafların duruşmaya gelmese bile hakimin davayı takipsiz bırakmaması gerektiğini, çünkü bu talebin kamu düzeni ile ilgili olduğunu, gerekçeli karar ile kısa karar arasında da uyumsuzluk olduğunu belirterek kararın kaldırılması gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince “adli yardım talebinin reddine dair karara yönelik vaki itirazın reddi kararından sonra davacıya harç eksikliği hususunda muhtıra çıkarılması gerekirken bu hususa riayet edilmediği gerekçesiyle davacının istinafının kabulü ile kararın kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
a.Aile Konutu Şerhi talebi açısından: davacı … ve davalı …’nin evliliği, Ali’nin yargılama devam ederken 02.04.2022 tarihinde ölümü ile sona erdiği, evlilik ölüm ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybettiği, diğer bir ifadeyle evliliğin sonlanmasıyla aile konutu ile kira sözleşmesini feshetme, devretme ve üzerindeki hakları sınırlandırmaya ilişkin kısıtlamanın kendiliğinden ortadan kalkacağı, bu nedenle dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına yönelik talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına,

b.İpoteğin Fekki talebi açısından: Yapı Kredi Bankasına bankasının dosyayı gönderdiği, 13.03.2013 tarihli sözleşmenin incelenmesinde sözleşmenin taraflarının dava dışı ve davacının oğlu olan İbrahim Şahinkaya ve ilgili banka olduğu, sözleşmede İbrahim’in annesi olan davalı …’nin kefil olarak yer aldığı, 13.03.2013 tarihli sözleşmede ayrıca davacı …’nin eşi olan Nuriye’ye işlemler için muvafakat ettiği, ipoteğin tapu siciline bu şartlarda tesis edildiği, müteveffa davacı tarafından kredi sözleşmesinin akdedilmesi ve akabinde eşi Nuriye üzerine kayıtlı olan konut üzerine ipotek tesis edilmesine muvafakat gösterdiğinin 13.03.2013 tarihli muvafakatname ile anlaşıldığı,

her ne kadar davacı … vasisi, Ali’nin kısıtlandığını beyan etse de muvafakat ve sözleşme tarihinde müteveffa Ali’nin kısıtlı olmadığının Mahkemece sabit bulunduğu, kredinin geri ödenmemesi üzerine ipotek konan konut için icra satış işlemleri yapılması nedeniyle dava konusu iddialarla bu davanın açıldığı, Balıkesir 3. İcra Müdürlüğü’ne ait dosyanın incelenmesinde dava konusu taşınmazın kıymetine yönelik işlemler yapılıp gerekli tebligatlar yapıldıktan sonra (bazı tebligatlar vefat eden davacının eşi ve oğlu İbrahime yapılmış olup bu işlemlerden gelinen aşama itibariyle Ali’nin haberdar olmaması mahkeme kanaatine göre hayatın olağan akışına aykırıdır,

hatta 6 örnek icra emri bizzat Ali tarafından eşi adına 20.09.2017 tarihinde tebliğ alınmıştır) taşınmaz için satış tarihi tayin edilmesinden sonra 07.09.2018 tarihinde bu davanın açıldığı, tüm icra takibi süreçlerinde sessiz kalarak dava konusu iddialarla dava açmayan davacı tarafın satış gününden kısa bir süre sonrasında bu davayı açmasının, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirildiği, her ne kadar benzer bir davada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na ait 2017/1609 numaralı kararla davanın kabul edildiği görülse de açıklanan süreçte davacı vefat eden Ali’nin 13.03.2013 tarihli muvafakat beyanı,

icra sürecinden haberdar olsa da herhangi bir dava/ itiraz süreci başlatmaması, muvafakat beyanı tarihinde tam ehliyetli olması göz önüne alındığında bahsi geçen Hukuk Genel Kurulunun verdiği karar, açıklanan süreç nedeniyle işbu dava açısından emsal teşkil etmeyeceği, ayrıca davalı olarak dosyada yer alan Yapı Kredi A.Ş’nin dosyada taraf sıfatı olmadığı gerekçesiyle ipoteğin fekki talebi yönünden davanın reddine, davalı Yapı Kredi Bankası A.Ş yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine,

harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan (mirasçılarından) alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı Yapı Kredi Bankası A.Ş. tarafından yapılan toplam 45,50 TL yargılama giderinin davacıdan (mirasçılarından) alınarak bu davalıya verilmesine, davacı tarafça yatırılan 7.173,00 TL tamamlama harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı Yapı Kredi Bankası AŞ’nin kendisini vekille temsil ettirdiği görülmekle yürürlükteki AAÜT uyarınca 5.100, 00 TL vekâlet ücretinin davacıdan (mirasçılarından) alınarak bu davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vasisi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Vasi vekili istinaf dilekçesinde; davanın devamında hukuki yararlarının bulunduğunu, ipotek işlemi sırasında davacı müteveffa …’nın kısıtlanması nedeni ile bu onayın geçerli olamayacağını, ipotek tesisi kurulma sırasındaki temel ilişki sakat olduğundan mirasçılar için de sakat olmaya devam ettiğini, davalı bankanın taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olduğunu, her ne kadar Mahkeme davanın satış gününden kısa süre sonra davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini bildirse de dava satıştan önce açılmıştır ki zaten icra takibi ile dava açılış tarihi de aynı yılda gerçekleştiğini, vasi durumu öğrenir öğrenmez iş bu dava açtığını, davacınım uzun süre sessiz kalması gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirterek ipoteğin fekki davası yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir.

Evlilik, davacı eşin ölümü, boşanma yahut iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin “Aile konutuna” sağladığı koruma da sona erer. Davacı eş 02.04.2022 tarihinde ölmüştür. Aile konutuyla ilgili tasarruf işlemine rızası gereken eş öldüğüne göre dava konusuz kalmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin rızası gereken eşe sağladığı hak, şahsa bağlı olup, bu eşin ölümü halinde mirasçılarına intikali mümkün değildir.

Böyle bir durumda, aile konutuyla ilgili işleme rızası gereken eşin ölümüyle davanın esası konusuz kalır ve işlem yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. (Yargıtay 2.HD’nin 04.04.2019 tarih 2018/4546 esas 2019/4070 karar sayılı ilamı) Somut olayda; davacı …’nin 02/04/2022 tarihinde vefat ettiği hususu gözetilerek davanın esası hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin hüküm kurulması isabetsiz bulunarak”

davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2. bendinin kaldırılarak, bu bent yerine yeniden hüküm tesisine, buna göre; hüküm fıkrasının 2. Bendi yerine geçmek üzere: davacının konusuz kalan ipoteğin fekki talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vasi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vasi vekili; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla ipoteğin fekki ve davanın devamında hukuki yararlar bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rızası gereken eşin ölümü nedeniyle konusuz kalan ipoteğin kaldırılması davasında 4721 sayılı Kanun’un 194. maddesinin rızası gereken eşe sağladığı hakkın eşin ölümü halinde mirasçılarına intikalinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 331 inci maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vasi vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Usulsüz Tebligat Nedeni ile İpoteğin fekki

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2021/299 K. 2021/4515 T. 27.04.2021

12. Hukuk Dairesi         2021/299 E.  ,  2021/4515 K.
MAHKEMESİ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamlı icra takibine karşı borçluların icra mahkemesine başvurularında; sair şikayetleri ile birlikte, hesap kat ihtarı tebligatlarının usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece; tesis edilen ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu, davacılara gönderilen hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edilmiş olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine,
Bölge Adliye Mahkemesince borcun ödenmesine ilişkin ihtarnamenin usulsüz tebliğ edildiği borçlular hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağını belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 150/ı maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu, kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle

tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse, icra müdürü 149. madde uyarınca işlem yapar” hükmüne yer verilmiştir.

İİK’nun 149. maddesi; “icra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiği ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü bir şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir” hükmünü düzenlemektedir.

Yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliğ edilmediği iddiasının sübutu halinde borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri göndermek suretiyle takip yapılması mümkün değildir.

Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır ” hükmü yer almaktadır.

Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatap ya da kendilerine tebligat yapılabilecek kişilerin tebellüğden kaçınması halinde tebliğ memurunun yapması gereken işlemleri düzenleyen

Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 31. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre ise; “…tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır.”

Somut olayda, borçlu asıl kredi borçlusu … ve ipotekli taşınmazın maliki …’ye çıkarılan hesap kat ihtarlarının “31.10.2018 tarihinde adres tevziat saatlerinde kapalı olduğundan 7201 Sayılı T.K.’nun 21.maddesine göre mahalle muhtarı Sami Bülbül imzasına tebliğ edildi 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırıldı.İsim ve imzadan imtina eden komşusu haber verildi”

şerhi ile Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmak istendiği, ancak tebliğ mazbatasında, bilgisine başvurulan kişinin kim olduğu ve sıfatı konusunda hiçbir bilginin bulunmadığı, beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılmadığı, imzadan çekinme hali var ise, bu durumun da tesbit ve tevsik edilmediği, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, şikayetçi borçlulara usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtarname bulunmadığından, alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçilmesi ve borçluya İİK.’nun 150/ı maddesine göre icra emri gönderilmesi mümkün değildir.

Alacaklı banka tarafından, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermeyen limit ipoteğine dayalı olarak borçluya usulüne uygun ihtarname tebliği sağlanmadan, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamaz ve borçluya örnek 6 icra emri gönderilemez ise de, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesi, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel değildir.

O halde mahkemece, yukarıda yazılı gerekçelerle şikayet kısmen kabul edilerek icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptaline hükmolunması isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

SONUÇ: 1. Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 13.11.2020 tarih ve 2020/926 E.-927 K. sayılı kararının kaldırılmasına,

2. Develi İcra Hukuk Mahkemesi’nin 14.09.2020 tarih 2020/4 E.-2020/20 K. sayılı hüküm bölümünün 1. bendinde yer alan “takibin iptali” sözcüklerinin silinerek karar metninden çıkarılmasına, yerine “icra emrinin iptaline” sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 370/2.maddeleri uyarınca ONANMASINA, karar düzelterek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, 27.04.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Tags: GAYRİMENKUL HUKUKU
Av. Hamza Çolak

Av. Hamza Çolak

Av. Hamza ÇOLAK , Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 2019 yılından bu yana avukatlık mesleğini icra etmektedir. Özellikle Gayrimenkul hukuku , tazminat hukuku , Şirketler hukuku , sigorta hukuku , icra ve iflas hukuku ve miras hukuku uzmanlık alanlarıdır. Halen değerli müvekkillerine her türlü hukuki konuda profesyonel avukatlık hizmeti vermektedir.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


  • Trendler
  • Yorumlar
  • Son Yazılar
Zilyetlik Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

Zilyetlik Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

5 Mayıs 2025

Gaziantep Gayrimenkul Avukatı

2 Haziran 2025
Defter ve Belge İbraz Etmeme ( Gizleme ) Suçu ve cezası 2024

Defter ve Belge İbraz Etmeme ( Gizleme ) Suçu ve cezası 2024

5 Mayıs 2025

DASK Tarafından yapılan Ödemelerde Güncel Tarife

5 Mayıs 2025

Gaziantep Ceza Avukatı

1
Hukukun Temel İlkeleri ve Toplumsal Önemi

Hukukun Temel İlkeleri ve Toplumsal Önemi

0
Hukuki İşleyiş ve Bireylerin Rolü

Hukuki İşleyiş ve Bireylerin Rolü

0
Hukukun Temel İlkeleri ve İnsan Hakları

Hukukun Temel İlkeleri ve İnsan Hakları

0
İpoteğin Fekki (terkin) 2025

İpoteğin Fekki (terkin) 2025

2 Haziran 2025

Velayetin Değiştirilmesi Davası 2025

23 Mayıs 2025

Taşkın Yapı Nedeniyle Tapu İptal Ve Tescil Davası 2025

13 Mayıs 2025
Tasarrufun İptali Davası 2025

Tasarrufun İptali Davası 2025

10 Nisan 2025

Kategoriler

  • Aile ve Boşanma Hukuku
  • Belgeler/Dilekçeler
  • Bilişim Hukuku
  • Ceza Hukuku
  • Fikri Mülkiyet Hukuku
  • Gayrimenkul Hukuku
  • İcra ve İflas Hukuku
  • İdare Hukuku
  • İş Hukuku
  • Miras Hukuku
  • Sağlık ve Tıp Hukuku
  • Şirketler Hukuku
  • Tazminat Hukuku
  • Ticaret Hukuku
  • Tüketici Hukuku
  • Uluslararası Hukuk
  • Vatandaşlık Hukuku
  • Vergi Hukuku

Kısa Yollar

  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
  • Uyap

Adaletin ve hukukun gücünü temsil ediyoruz. Muteber Hukuk Bürosu, hukuki ihtiyaçlarınızı karşılamak ve haklarınızı savunmak için burada. Profesyonel ekibimizle sizin için çalışıyoruz.

  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
  • Uyap

© 2023 Lütfen Dikkat - Tüm Hakları Saklıdır Muteber Hukuk Bürosu.

Tekrar hoş geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz?

Şifrenizi Geri Alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yapın
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Makaleler
    • Gayrimenkul Hukuku
    • Aile ve Boşanma Hukuku
    • Miras Hukuku
    • İş Hukuku
    • İcra ve İflas Hukuku
    • Tazminat Hukuku
    • Ticaret Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Vergi Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Fikri Mülkiyet Hukuku
    • İdare Hukuku
    • Uluslararası Hukuk
    • Sağlık ve Tıp Hukuku
    • Vatandaşlık Hukuku
    • Bilişim Hukuku
  • Hizmetlerimiz
    • Gayrimenkul Davaları
    • Ticaret ve Şirket Davaları
    • Tazminat Davaları
    • İş Davaları
    • Aile ve Boşanma Davaları
    • Ceza Davaları
    • Miras Davaları
    • Uluslararası Davalar
    • Fikri Mülkiyet Davaları
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Yazarlarımız/Avukatlar
      • Av. Batuhan ATALAR
      • Av. Hamza ÇOLAK
  • S.S.S
  • İletişim

© 2023 Lütfen Dikkat - Tüm Hakları Saklıdır Muteber Hukuk Bürosu.