Pazar, Ekim 12, 2025
  • Gizlilik Politikası
  • S.S.S
  • Hakkımızda
Muteber Hukuk
  • Anasayfa
  • Makaleler
    • Tazminat Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Sağlık ve Tıp Hukuku
    • İcra ve İflas Hukuku
    • İdare Hukuku
    • Belgeler/Dilekçeler
    • Şirketler Hukuku
    • Vergi Hukuku
    • Vatandaşlık Hukuku
    • İş Hukuku
  • Hizmetlerimiz
    • Aile ve Boşanma Hukuku
    • Ceza Davaları
    • Fikri Mülkiyet Davaları
    • Gayrimenkul Davaları
    • İş Davaları
    • Miras Davaları
    • Ticaret ve Şirket Davaları
    • Uluslararası Davalar
    • İcra ve İflas Hukuku
  • Hakkımızda
  • Kurumsal
    • Yazarlarımız/Avukatlar
      • Av. Batuhan Atalar
      • Av. HAMZA ÇOLAK
  • S.S.S
  • Giriş
No Result
View All Result
Muteber Hukuk
Home İcra ve İflas Hukuku

Menfi Tespit ve İstirdat Davası 2025

Av. Batuhan ATALAR by Av. Batuhan ATALAR
19 Eylül 2025
in İcra ve İflas Hukuku
128 7
0
154
SHARES
1.9k
VIEWS
WhatsApp'ta PaylaşFacebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Menfi tespit ve istirdat davası, borçlunun “ben bu borcun muhatabı değilim” diyebilmesini, bunu mahkeme hükmüyle ortaya koymasını ve bu süreçte icra baskısının ölçülü tutulmasını mümkün kılan ana enstrümandır. İİK m. 72, borçlunun takip öncesinde de takip sırasında da menfi tespit davası açabileceğini kabul eder; takip başladıktan sonra ise, uygun teminat karşılığında icra işlemlerinin durdurulmasına imkân tanıyan özel bir tedbir rejimi öngörür. Bu yönüyle menfi tespit, sıradan bir “tespit hükmü” olmaktan fazlasıdır: Hem maddi hukukun kalbine iner (borcun hiç doğmadığı, doğduysa sona erdiği veya kapsamının haksız genişletildiği iddiaları), hem de usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğü arasında denge kuran bir süreç yönetimi sağlar.

İçerik
1 Menfi Tespit Davası
1.1 Related posts
1.2 İtirazın İptali Davası 2025
1.3 Gaziantep İcra Avukatı
1.4 Menfi Tespit Davasında Tedbir ve Teminat
1.5 Yargılama Usulü
1.5.1 Görevli Mahkeme
1.5.2 Yetkili Mahkeme
1.5.3 İspat
1.6 Menfi Tespit Davasının Sonuçları
1.6.1 Davanın Alacaklı Lehine Sonuçlanması
1.6.2 Davanın Borçlu Lehine Sonuçlanması
2 İstirdat Davası
2.1 İstirdat Davasının Şartları
2.1.1 Ödeme Şartı
2.1.2 İcra Takibi Bağlantısı
2.1.3 Borçsuzluk (Tam veya Kısmi)
2.2 İstirdat Davası Açma Süresi
2.3 Yargılama Usulü
2.3.1 Görevli Mahkeme
2.3.2 Yetkili Mahkeme
2.3.3 İspat
2.4 İstirdat Davasının Sonuçları

Menfi Tespit Davası

Menfi tespit davası, borçlunun, borcu henüz ödemeden önce, borçlu bulunmadığının tespiti için açabileceği bir davadır. Borçlu, borç henüz ödenmeden önce açacağı böyle bir menfi tespit davası ile borçlu bulunmadığını tespit ettirebilirse, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Borcu icra dairesinin banka hesabına ödedikten sonra, borçlu artık menfi tespit davası açamaz; bu halde ancak, istirdat davası açabilir.

Related posts

İtirazın İptali Davası 2025

3 Ağustos 2025

Gaziantep İcra Avukatı

19 Eylül 2025

İcra ve İflas Kanunu m.72

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.

Borçlunun, takip konusu alacağın borçlusu bulunmadığının tespiti için açacağı davaya, menfi tespit davası denir.

Borç senedi, ayırt etme gücü olmadığı, hata , hile veya korkutma nedeniyle geçersiz olduğu veya geçersiz kılınabildiği halde, borçlu ödeme emrine itiraz etmeyi ihmal ettiği veya itiraz edip de itirazı icra mahkemesinde kaldırıldığı için, hakkındaki icra takibi kesinleşebilir. Bu hallerde, borçlu, borçlu olmadığını, mahkemede açacağı bir menfi tespit davası ile ispat edebilir.

Borçlu, kendisinin de alacaklıdan alacaklı olduğunu, bu nedenle alacağı ile borcunu takas ettiğini bildirerek, borçlu olmadığının tespiti için bir menfi tespit davası açabilir.

Borçlu, alacaklısının takip konusu yaptığı senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu veya hatır senedi olduğu, bu nedenle borçlu olmadığının veya senette yazılı olduğu kadar borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir.

Ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş; ancak itiraz ederken veya icra mahkemesinde ileri sürülmemiş olsa bile, yukarıdaki sebeplere dayanarak, menfi tespit davası açabilir.

Buna karşılık ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazında zamanaşımını ileri sürmemiş olan borçlu, takip konusu alacağın takip talebinden önce zamanaşımına uğramış olduğunu bildirerek menfi tespit davası açamaz. Ancak borçlu, itirazında veya itirazın kaldırılması duruşmasında zamanaşımı definde bulunduğu halde, bu defi yerinde görülmeyerek itirazın kesin kaldırılmasına karar verilmiş ise, borçlu, takip konusu alacağın takip talebinden önce zamanaşımına uğramış olduğunu bildirerek bir menfi tespit davası açabilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2021/6177 K. 2021/9247 T. 29.09.2021tarihli kararında ; “Kabule göre de; borçlunun “borcun zamanaşımına uğradığının” tespiti için menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunmadığı kabul edilmektedir. Nitekim, borcun alacaklı tarafından icra takibine veya itirazın iptali ya da alacak davasına konu edilmesi halinde borçlunun zamanaşımı itirazını ödeme emrine itiraz süresi içerisinde veya ilk itiraz süresi içerisinde pekâlâ yapabileceğinden böyle bir durum söz konusu değilken açılan menfi tespit davasında da borcun zamanaşımına uğradığının ileri sürülmesinde hukuki yarar da bulunmamaktadır (bkz. Prof.Dr. Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, s.308; …, İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat, Tasarrufun İptali Davaları, s.595). Gerek bu husus, gerekse Dairece verilen 08/03/2017 tarihli biirinci bozma kararındaki gerekçe birlikte değerlendirildiğinde mahkemece; borcun zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.” demiştir.

Menfi Tespit Davasında Tedbir ve Teminat

Takip sırasında açılan menfi tespitte, borçlunun en kritik kaldıraç noktası İİK m. 72/2-3 uyarınca uygun teminatla icra işlemlerinin durdurulması talebidir. Bu tedbir, paranın alacaklıya ödenmesini ve satış gibi telafisi güç işlemleri geçici olarak engelleyerek, maddi hukukun doğru sonuca zararsız ulaşması için zaman kazandırır.

Borçlu, mallarının haczedilmesini ve satılmasını önlemek için icra dairesine ödemek ister ve bu paranın alacaklıya verilmemesi için menfi tespit davasına bakan mahkemeden ihtiyatî tedbir kararı alırsa borçlunun mallarının haczedilmesinin veya satılmasının durdurulabilmesi için, alacağın tamamını karşılayacak miktarda paranın nakit olarak icra dairesine yatırılması gerekir; banka teminat mektubu veya paradan başka bir teminat gösterilerek, haczin veya satışın durdurulması sağlanamaz. Ancak, ihtiyatî tedbir kararı alabilmek için gerekli olan yüzde on beş oranında teminat para dışında da gösterilebilir.

O halde, kendisine karşı başlatılan icra takibini durdurmak isteyen borçlunun, takip konusu alacağın tamamını karşılayacak miktarda parayı nakit olarak karşılamak yanında, bu paranın alacaklıya ödenmemesi için yüzde on beş oranında teminat göstermesi gerekir ki, böylece, menfi tespit davasında hâkimin kararıyla, borçlunun yüzde yüz on beş teminat karşılığında takibi durdurabilmesi mümkün olur.

Yargılama Usulü

Görevli Mahkeme

Görev, çekişmenin türüne göre belirlenir. Menfi tespit, kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanındadır; ancak uyuşmazlık ticari işten doğuyorsa Asliye Ticaret Mahkemesi, tüketici işlemine dayanıyorsa Tüketici Mahkemesi görevlidir.

Yetkili Mahkeme

Yetki, HMK’nın genel kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesindedir; ancak İİK m. 72 uygulamasında takibin yapıldığı yer mahkemesi de yetkili kabul edilir. Bu, menfi tespitin icra dosyasıyla fiilî temasını kolaylaştırır. Bu yetki kuralı kesin değildir. Bu nedenle, tacir veya kamu tüzel kişisi olan taraflar, yetki sözleşmesi ile, başka bir yer mahkemesini de yetkili kılabilirler.

İspat

Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalıya (alacaklıya) düşer. Ancak, borçlu davacı, borcun hiç doğmadığını iddia etmişse, bu du rumda ispat yükünün davacı borçluya düşmesi gerekir. Çünkü, borçlu davacı, hukuki ilişkinin varlığını bütünüyle inkâr ettiğinden iddiasını ispat etmelidir. Buna karşılık borçlu, borcun takasla son bulduğunu ileri sürmüşse, bu iddiasını ispat davacı borçluya düşmelidir.

Menfi Tespit Davasının Sonuçları

Davanın Alacaklı Lehine Sonuçlanması

Menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması (yani davanın reddi) halinde, takip konusu alacağın mevcut olduğu maddi hukuk bakımından tespit edilmiş olur.

Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, borçluyu, alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı oranında bir tazminata kendiliğinden mahkum eder. Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkeme, alacaklının bir talebi olmasa bile, borçluyu kendiliğinden (haksız ihtiyati tedbir ile) durdurulan icra takibi konusu alacağın yüzde yirmisi oranında bir tazminata mahkum eder.

Davanın Borçlu Lehine Sonuçlanması

Davanın borçlu lehine sonuçlanması, yani mahkemenin davayı kabul ederek borçlunun borçlu olmadığının tespitine karar vermesi ile icra takibi derhal durur; hükmün kesinleşmesi ile icra takibi iptal edilir. Yani, borçlunun hiç borçlu olmadığına karar verilmişse, icra tamamen; borçlunun kısmen borçlu olmadığına karar verilmişse icra kısmen eski hale iade edilir.

İcranın eski hale iadesi için, ayrıca bir mahkeme hükmüne gerek yoktur. Davanın sonuçlanmasından önce, borçlunun malları haczedilmişse, bu haciz kalkar; borçlunun malları satılmışsa, satış bedeli alacaklıya değil, borçluya verilir.

Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötüniyetle yapılmış olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, borçlunun menfi tespit davası nedeniyle uğramış olduğu zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Bu zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.

Son olarak ; Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyatî tedbir Kararı verilmemiş olması nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edilir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E. 2017/31 K. 2018/6081 T. 26.11.2018 kararında ; “İİK’nın 72/5. maddesine göre davalı alacaklı tarafından borçluya karşı başlatılan ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından, davacı borçlunun da kötüniyet tazminatı talep etmiş olması nedeniyle davacı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.” demiştir.

İstirdat Davası

İstirdat davası, borçlunun, icra takibi sonucunda veya benzeri bir cebrî icra baskısı altında ödemiş olduğu ve gerçekte borçlu olmadığını ileri sürdüğü bir meblağın iadesini talep ettiği eda davasıdır. Kelime anlamıyla “geri alma”yı ifade eden istirdat, İcra ve İflâs Kanunu (İİK) m. 72 bağlamında özellikle menfi tespit kurumunun ikiz kardeşi niteliğindedir: Borçlu, takibin başlamasından önce borçlu olmadığını ileri sürmek isterse menfi tespit davası açar; ödeme gerçekleştikten sonra artık menfi tespit ile yetinilemez, istirdat (iade) davası açılır. Böylece istirdat, borçsuzluğun tespitine ek olarak iade sonucuna yönelen, para alacağına ilişkin tipik bir eda davası görünümündedir.

İcra ve İflas Kanunu m.72

Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.

İstirdat Davasının Şartları

Ödeme Şartı

İstirdatın temel şartı ödemenin gerçekleşmiş olmasıdır. Ödeme; icra dosyasına nakit yatırma, haciz baskısıyla paranın tahsil edilmesi, maaştan kesinti yahut banka/bloke yoluyla tahsil gibi cebrî icra suretlerini kapsar. Davacı, ödeme dekontu, icra dosyası makbuzu, haciz tutanakları gibi belgelerle bu unsurun gerçekleştiğini ispatlar.

Paranın icra dairesi hesabına yatırılmış olması yeterli olup, paranın icra dairesince alacaklıya ödenmiş olması da gerekmez. Buna karşılık, borçlu bu parayı daha yedi günlük itiraz süresi içinde icra dairesine ödemişse, istirdat davası açamaz. Çünkü, borçlunun henüz itiraz etme ve bununla icra takibini durdurma imkânının bulunduğu bir dönemde yapmış olduğu ödeme, cebrî icra tehdidi altında yapılmış bir ödeme değildir. Bu halde, borçlu TBK m. 78’e göre bir sebepsiz zenginleşme davası açabilir.

İcra Takibi Bağlantısı

İİK m. 72 bağlamındaki istirdat için karakteristik unsur, icra takibi ile bağlantıdır. Ödemenin takip baskısı altında yapılmış olması, davaya İİK’nın özel rejimini (özellikle 1 yıllık özel süre ve kötüniyet tazminatı imkânını) kazandırır. Eğer ödeme icra takibiyle bağlantısız, sıradan bir edim ifası ise (örneğin sözleşmesel bir ifa) ve sonradan borçsuzluk ileri sürülüyorsa, olay TBK’daki sebepsiz zenginleşme hükümlerine sapar.

Borçsuzluk (Tam veya Kısmi)

Davacı, ödediği meblağın dayandığı borcun hiç doğmadığını, sona erdiğini, geçersiz olduğunu veya daha az miktarda borçlu bulunduğunu ortaya koymalıdır. İcra takibinin varlığı, borcun varlığını kesin olarak ispatlamaz; alacaklının dayandığı senet/ilam/temele ilişkin itirazlar, maddî hukuk çerçevesinde incelenir. Kısmi borçsuzlukta yalnız fazla ödenen kısım iade edilir.

Zamanaşımına uğramış olan bir borcun ödenmesi için verilen şey de geri alınamaz. Buna göre, borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazında ve icra mahkemesinde zamanaşımı definde bulunmamış ise, cebri icra tehdidi ile ödemiş olduğu, zamanaşımına uğramış paranın geri verilmesi için istirdat davası açamaz.

Buna karşılık, borçlu, itirazında veya itirazın kaldırılması duruşmasında zamanaşımı definde bulunduğu halde, bu defi yerinde görülmeyerek itirazın kaldırılmasına karar verilmiş ve bunun üzerine cebri icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalmış ise, istirdat davası açabilir. Çünkü, borçlu zamanaşımı definde bulunmuş ve ancak bu defiyi yetkisi sınırlı olan icra mahkemesinde ispat edememiştir. Icra mahkemesinin itirazın kaldırılması karan maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, borçlu açacağı istirdat davasında borcun zamanaşımına uğradığını tekrar tartışma konusu yapabilir.

İstirdat Davası Açma Süresi

İstirdat davası açmak, bir yıllık bir süreye tâbidir . Bu, bir yıllık süre, zamanaşımı değil, hak düşürücü bir süredir: bu nedenle mahkemece kendiliğinden gözetilir. Bu bir yıllık süre, borç olmayan paranın icra dairesine tamamen ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Borcun ödenmesi takside bağlanmış ise , bir yıllık dava süresi son taksitin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödenmesi anı, bu bir yıllık sürenin başlaması bakımından önemli değildir.

Yargılama Usulü

Görevli Mahkeme

Görev, çekişmenin türüne göre belirlenir. Menfi tespit, kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanındadır; ancak uyuşmazlık ticari işten doğuyorsa Asliye Ticaret Mahkemesi, tüketici işlemine dayanıyorsa Tüketici Mahkemesi görevlidir.

Yetkili Mahkeme

Yetki, HMK’nın genel kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesindedir; ancak İİK m. 72 uygulamasında takibin yapıldığı yer mahkemesi de yetkili kabul edilir.

İspat

Genel ispat prensipleri geçerlidir. Borçlu (davacı), ödeme olgusunu ve borçsuzluğunu ispatla yükümlüdür. Alacaklı (davalı) ise dayandığı temel borç ilişkisinin varlığını, geçerliliğini ve kapsamını delilleriyle ortaya koyar.

İstirdat Davasının Sonuçları

Davacı davayı kazanırsa, yalnız alacaklıya icra takibinde ödenen paranın değil, aynı zamanda davacının ödemek zorunda kaldığı icra harç ve giderlerinin de, davalı alacaklı tarafından, davacı borçluya ödenmesine karar verilir. Bundan başka, davalının yargılama giderlerine ve bu arada vekâlet ücretine de mahkûm edilmesi söz konusudur.

Davacı borçlu, istirdat davasını kaybederse, davalı alacaklıya yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.

Her iki halde de, davayı kaybeden tarafın asgarî yüzde yirmi tazminata mahkûm edilmesine imkân yoktur.

Hukuki sürecin etkin yönetilmesi, doğru stratejilerin belirlenmesi, güvenilir bir işbirliği ile icra davanızı en iyi şekilde yönetilebilmesi için hukuki ihtiyaçlarınızı anlayan ve ilgili alanda uzmanlaşmış biricra avukatı ile süreci takip etmenizi önemle tavsiye ederiz.

Av. Batuhan ATALAR

Av. Batuhan ATALAR

Av. Batuhan ATALAR , Karadeniz Teknik Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 2019 yılından bu yana avukatlık mesleğini icra etmektedir. Özellikle aile ve boşanma hukuku , tazminat hukuku , taşınmaz hukuku , sigorta hukuku , icra ve iflas hukuku ve miras hukuku uzmanlık alanlarıdır. Halen değerli müvekkillerine her türlü hukuki konuda profesyonel avukatlık hizmeti vermektedir.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Popüler

  • Zilyetlik Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

    Zilyetlik Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

    253 shares
    Share 101 Tweet 63
  • Gaziantep Gayrimenkul Avukatı

    202 shares
    Share 79 Tweet 49
  • Defter ve Belge İbraz Etmeme ( Gizleme ) Suçu ve cezası 2024

    190 shares
    Share 76 Tweet 48
  • 4857 Sayılı Kanuna Göre Kısmi Süreli (Part Tıme) Çalışan İşçi Kıdem, İhbar Tazminat ve Yıllık İzin Alacağı

    188 shares
    Share 75 Tweet 47
  • DASK Tarafından yapılan Ödemelerde Güncel Tarife

    182 shares
    Share 73 Tweet 46
Muteber Hukuk

Hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetlerinde güveniniz.

Sosyal Medya hesaplarını takip edin:

Son Makaleler

  • Miras Davasında Zaman Aşımı: Bunları Biliyor muydunuz?
  • Önalım (Şufa) Hakkı ile Tapu İptali ve Tescil Davası 2025
  • Menfi Tespit ve İstirdat Davası 2025

Kategori

  • Belgeler/Dilekçeler
  • Bilişim Hukuku
  • İcra ve İflas Hukuku
  • İdare Hukuku
  • İş Hukuku
  • Sağlık ve Tıp Hukuku
  • Şirketler Hukuku
  • Tazminat Hukuku
  • Tüketici Hukuku
  • Vatandaşlık Hukuku
  • Vergi Hukuku

Yeni Makaleler

Miras Davasında Zaman Aşımı: Bunları Biliyor muydunuz?

10 Ekim 2025
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Gecikme Tazminatı 2025

Önalım (Şufa) Hakkı ile Tapu İptali ve Tescil Davası 2025

28 Eylül 2025
  • Gizlilik Politikası
  • S.S.S
  • Hakkımızda

© 2025 Muteber Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır.

Tekrar hoş geldiniz!

Hesabınıza aşağıdan giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz?

Şifrenizi Geri Alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yapın
No Result
View All Result
  • Hizmetlerimiz
    • Uluslararası Davalar
    • Fikri Mülkiyet Davaları
    • Miras Davaları
    • Gayrimenkul Davaları
    • Ticaret ve Şirket Davaları
    • İş Davaları
    • Aile ve Boşanma Hukuku
    • Ceza Davaları
  • İş Hukuku
  • Tazminat Hukuku
  • İcra ve İflas Hukuku
  • Sağlık ve Tıp Hukuku
  • İdare Hukuku
  • Belgeler/Dilekçeler
  • Şirketler Hukuku
  • Vergi Hukuku
  • Vatandaşlık Hukuku
  • Tüketici Hukuku

© 2025 Muteber Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır.