Evlilik Birliğinde Edinilmiş Mallar
TMK m. 219/1
Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.
- Edinilmiş Malların Unsurları
Edinilmiş mallar, TMK’nin 219. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlanmıştır. Buna göre bir malvarlığının edinilmiş mal sayılabilmesi için kural olarak öncelikle; mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması ve malvarlığının karşılığı verilerek elde edilmiş olması gerekmektedir.
● Mal Rejiminin Devamı Süresince Edinilmiş Olmalıdır.
Malvarlığının edinilmiş mallara katılma rejiminin devamı sırasında edinilmesi zorunludur. Malvarlığının edinildiği tarihte edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olmaması durumunda edinilmiş maldan söz edilemeyecektir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olması yanında malvarlığının evlilik birliği içinde edinilmesi de gerekmektedir. Evlenmeden önce eşlerin sahibi oldukları mallar ile mal rejiminin sona ermesinden sonra (boşanma, iptal ve olağanüstü mal rejimine geçiş davalarının açıldığı tarih ve ölüm tarihinden sonra) edinilen mallar eşlerin kişisel mallarıdır ve kural olarak tasfiyeye girmez. Yargıtay uygulaması da bu şekildedir. Örneğin; Eşlerden biri adına evlilik tarihinden kısa süre önce satın alınan taşınmazın alımında kısmen banka kredisi kullanılması, banka kredisi ödemelerinin önemli bir kısmının veya tamamının evlilik birliğinin devamı süresince yapılması halinde, yapılan bu ödemeler sebebiyle diğer eş lehine tasfiyeden dolayı alacak hakkı doğabileceğinden malvarlığının tasfiyede yer alması mümkündür. Esas itibarıyla malvarlığı, mal rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş olmalıdır.
● Karşılığı Verilerek Elde Edilmiş Olmalıdır.
Buna göre, malvarlığının edinilmiş mal sayılabilmesi için karşılığı verilmek suretiyle yani ivazlı olarak edinilmesi gerekir. Her ne kadar maddede karşılığı verilerek ibaresi yer almakta ise de, TMK’nın 219. maddesi bütün olarak değerlendirildiğinde, karşılığı verilerek ibaresinin emek karşılığı şeklinde anlaşılmasının daha doğru olacağı söylenebilir. Buradaki emek, gelir elde etmek amacını taşımalıdır. Nitekim TMK’nin 219/2. fıkrasının 1. bendinde çalışma karşılığı edinimden söz edilmekte ise de 4. bendindeki çalışma gücünün kaybı sebebiyle ödenen tazminat da edinilmiş mal olarak sayılmaktadır. Karşılık olarak para veya para ile ölçülebilen mal ya da hizmet verilebilir.
- Kanunda Örnekleme ile Sayılan Edinilmiş Mallar
TMK m. 219/2
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
- Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım
amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, - Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
- Kişisel mallarının gelirleri,
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
Edinilmiş mallar bu maddede sayılanlarla sınırlı değildir. Bu sonuca “özellikle” ibaresinden kolayca ulaşılmaktadır. Örneklemelerden hareketle bir malvarlığının edinilmiş mal olup olmadığı madde kapsamındaki diğer bentlerde göz önünde bulundurularak belirlenecektir.
● Eşin Çalışmasının Karşılığı Olan Edinimler
Bir eşin çalışmasının (emeğinin) karşılığı olarak edinilen malvarlığı edinilmiş mal kabul edilecektir. Bu çalışma bedenen olabileceği gibi fikren de olabilir. Bir eşin çalışmasının karşılığı olarak para ya da para ile ölçülebilen mal ya da hizmet verilebilir. Ödenen karşılık, çalışma karşılığı ise kazanılan mal da edinilmiş mal olur.
Çalışma, gelir elde etme amacını gütmelidir. Örneğin, komşusunun bahçe duvarlarını ücret karşılığı boyaması neticesi eşin elde ettiği para veya malvarlığı değeri edinilmiş mal iken kalp krizi geçiren komşusunu hastaneye kaldıran kişiye komşusunun hediye ettiği altın kolye edinilmiş mal değildir. Veya yangın çıkan evinin söndürülmesinde çaba gösteren komşusuna hediye olarak verilen çek veya para da edinilmiş mal değildir.
Şans oyunlarında elde edilen ikramiye ise tartışmalıdır. Bedeli hangi maldan ödenmişse o maldan sayılır (milli piyango, sayısal loto, at yarışları gibi). Bazı şans oyunlarında bedel ödenmesi gerekmediği gibi bedenen veya fikren çalışmayı gerektirmemektedir. Örneğin; mağazaya giren 1000. kişiye ödenen para vb. edinilmiş mal değildir.
Eğer eşlerden biri çalışmıyorsa, evde ev işleri ile meşgul oluyorsa, çocuklara bakıyorsa, onun ortaya koyduğu emek de bir malvarlığı değeri olarak kabul edilecektir. Dolayısıyla evdeki çalışma karşılığı gelir elde ettiği kabul edilecektir.
Çalışan eşin işyeri tarafından zaruri kişisel ihtiyaçları için ödenen para ise edinilmiş mal değildir. Örneğin, işyerinde ödenen yemek parası, tedavi giderleri, ulaşım bedeli, barınma ücreti olarak ödenen gelirler edinilmiş mal sayılmayacaktır.
Ölünceye kadar bakma akdi sonucu edinilen edinimler de edinilmiş maldır. Bilindiği gibi TMK’nın 219/2. fıkrası 1. bendi uyarınca, eşin çalışması karşılığı elde ettiği gelir edinilmiş mal kabul edilmektedir. Söz konusu çalışma, gelir elde etme amacı ile yapılmalıdır. Ölünceye kadar bakma akdine, bu perspektiften bakıldığında bakma karşılığında elde edilen para ya da para ile ölçülebilen maddi değere edinilmiş mal demek mümkündür. Buna göre, ölünceye kadar bakma akdi karşılığında eşe herhangi bir malvarlığı devredilecekse bu malvarlığının edinilmiş mal olduğu ve diğer eşin bu malvarlığı üzerinde kural olarak yarı pay oranında katılma alacağı hakkının olduğu söylenebilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, borçlu eşin bakım süresi ve bu sürenin geçtiği dönemdir. Bakım süresinin bir kısmının mal rejimi içinde bir kısmının ise mal rejiminin dışında geçmesi durumunda ise kıdem tazminatına benzer bir hesaplama yöntemi ile mal rejimi dışındaki sürenin karşılığına denk gelen malvarlığı bölümü kişisel mal, mal rejimi devamı sürecindeki bakım süresine denk gelen malvarlığı bölümü ise edinilmiş mal olduğunun kabul edilerek oranlama yapılmalıdır.
● Eşe Sosyal Güvenlik veya Sosyal Yardım Kurum ve Kuruluşlarının veya Personele Yardım Amacı ile Kurulan Sandık ve Benzerlerinin Yaptığı Ödemeler
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler ikame kuralının, yani bir malın yerine geçen mal varlığının o mal grubuna ait olması ilkesinin istisnası olup edinilmiş mal olarak sayılmıştır. Burada primlerin ödendiği mal grubunun bir önemi yoktur. Kişisel mal grubundan ödenmiş olsa dahi maddedeki düzenleme gereği kural olarak edinilmiş mal sayılacaktır. Primlerin diğer eş tarafından ödenmesinin de bir önemi bulunmamaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu (Emekli Sandığı karşılığı) veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerleri tarafından yapılan ödemelerinin kural olarak mal rejiminin devamı süresince yapılması gerekmektedir. Zira, TMK’nın 235/1. maddesi hükmüne göre mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla mevcut olan mallar tasfiyede hesaba katılır. TMK’nın 225. maddesinde belirtilmiş olan mal rejimini sona erdiren nedenlerinden herhangi birinin gerçekleştiği anda henüz eşe ödeme yapılmamışsa kural olarak tasfiyede dikkate alınmaz. Ancak, istisnai bazı durumlarda, eş mal rejimi sona ermeden emeklilik veya ödeme başvurusunu yapmış ve söz konusu ikramiye veya ödemenin hak edildiği yetkili kurum tarafından kabul edilip onaylanmış ise mal rejiminin sona erdiği an itibarıyla ödeme yapılmamış olsa bile mevcut kabul edilerek tasfiye hesabına dahil edilir.
TMK’nın 228/2. maddesinde, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının yaptığı toptan ödemeler yönünden farklı bir düzenleme getirilmiştir. Bu özel düzenleme kapsamı dışında kalan, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının mal rejiminin devamı süresince yaptığı irat şeklindeki ödemeler ile personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı hem toptan hem de irat şeklindeki ödemeler edinilmiş mal grubuna dahil olacaktır.
a. Emekli İkramiyesi
Mal rejiminin devamı sırasında, Emekli Sandığının günümüzdeki karşılığı olan Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı olan eşe emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibanıyla TRHA (Türkiye Hayat Annüite Tablosu) 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde (periyodik olarak) yapılsaydı, her bir güne karşılık gelen miktar saptanmalıdır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraki kalan olası bakiye yaşam günleri ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanmalıdır.
Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermayeye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.
Toptan ödenen emeklilik ikramiyesi ile iş gücünün kaybı sebebiyle ödenecek tazminatın tasfiyeye konu edilebilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması ya da yatırıma dönüştürülmüş veya bu para kullanılarak başka bir malvarlığı edinilmiş olunmalıdır. Emekli olduktan sonra mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar geçen süre kısa olup da, bu sürede emekli ikramiyesinin harcandığı davalı tarafça ileri sürülürse, bu sürede emekli ikramiyesinin harcanmasının hayatın olağan akışına uygun düşüp düşmeyeceği somut olayın koşullarına göre mahkemece irdelenmelidir. Harcanmış olması hayatın olağan akışına göre makul görülmezse, emekli ikramiyesi mevcut olmasa bile fiili karine olarak mevcut kabul edilerek tasfiye hesabında nazara alınmalıdır. Ancak, bu fiili karinenin aksi her zaman emekli olmuş eş tarafından her türlü delille ispatlanabilir. İspat hukukuna göre, karinenin aksini ileri süren taraf, ispat yükümlülüğü altındadır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıklarının tasfiyesinde de aynı kural geçerli olur.
b. Ordu Yardımlaşma Kurumu ( OYAK ) Tarafından Yapılan Ödemeler
OYAK üyeliğinde 10 yılını doldurduktan sonra, görevli oldukları OYAK kuruluşlardan herhangi bir sebeple ayrılarak daimi üye statüsü sona eren üyeler emeklilik yardımına hak kazanırlar.
Çeşitli sebeplerle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan daimi üyelerden, üyelik süresi;
3 yıldan az olanlara hiçbir ödeme yapılmamaktadır.
3 yıl ile 10 yıl arasında olanlara birikmiş aidatları kar paysız olarak iade edilmektedir.
10 yılını dolduranlara Emeklilik Yardımı ödenmektedir.
Ayrıca, üyelere 205 sayılı OYAK Kanunu kapsamında;
“Tam ve Daimi Maluliyet Yardımı” ya da “Kısmi Maluliyet Yardımı” Vefat durumunda, kanuni mirasçılarına Ölüm Yardımı yapılmaktadır.
Emekli Maaşı Sistemi, Emeklilik Yardımı almaya hak kazanan kişilerin, OYAK üyeliklerini devam ettirerek ömür boyu maaş almalarına ve OYAK’ın Sosyal Hizmetlerinden yararlanmalarına imkân tanıyan bir sistemdir.
Bu temel bilgilerden sonra, konumuz açısından baktığımızda, OYAK ile ilgili üyeliğin Kanun gereği zorunlu şekilde başlaması (sivil üyeler haricinde), ölüm, maluliyet, emeklilik gibi sosyal risklerin gerçekleşmesinin gerekmesi, kamu hukuku kuralına bağlı olarak ödeme yapılması ve kamu otoritesinden yararlanılması nedenleriyle OYAK tarafından emeklilik sebebiyle üyeye yapılan toptan ödeme açısından TMK’nın 228/2. maddesinde yazılı usulün ve hesaplamanın uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Mal rejiminin devamı süresince kurum tarafından yapılan toptan ödemeler veya mal rejiminin sona ermesinden önce OYAK üyesinin emeklilik başvurusunda bulunması ve Kurum tarafından bu talebin onaylanması durumunda, toptan ödemenin yapıldığı tarih mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya sarksa dahi talepte bulunan eşin katılma alacağı bu ödeme üzerinden TMK’nın 228/2. maddesinde yazılı usule göre ve TRHA 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak hesaplanacaktır.
c. Kıdem Tazminatı
Kıdem tazminatı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarinca, en az bir yıl süre çalıştıktan sonra ayrılan işçiye, işveren tarafından, çalıştığı her bir tam yıl için ücretinin otuz günlük tutarı kadar ödenen tazminattır.
Kıdem tazminatını hak etmek için, en az belirtilen süre kadar çalışmak ve yasada açıklanan koşullarda iş akdinin sona ermesi yeterli olup, prim ödenmesine ihtiyaç duyulmamaktadır. Başka bir anlatımla, geçmişe dönük çalışma karşılığında ve çalışma süresiyle orantılı olarak ödenen primsiz tazminat sistemidir. 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir ve dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı kişisel mal (TKM mad. 189), 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve buna bağlı olarak hak edilen kıdem tazminatı ise edinilmiş mal grubuna girer (TMK mad. 219/1). Eşin bir işyerindeki çalışma süresinin hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlere yayılması durumunda ise, her bir döneme isabet eden çalışma süresi ve gelir durumu esas alınarak oranlama yapılmak suretiyle, kıdem tazminatının TMK’nın 219 ve 220. maddeleri çerçevesinde kişisel ve edinilmiş olan miktarları belirlenerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilir.
İşyerinin kıdem tazminatı ödemelerinin, kural olarak mal rejiminin devamı süresince yapılması gerekmektedir. Zira, TMK’nin 235/1.maddesi hükmüne göre mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla mevcut olan mallar tasfiyede hesaba katılır. TMK’nin 225. maddesinde belirtilmiş olan mal rejimini sona erdiren nedenlerinden herhangi birinin gerçekleştiği anda henüz eşe ödenmemiş olan kıdem tazminatı tasfiyede dikkate alınmaz. Ancak, istisnai bazı durumlarda, eş mal rejimi sona ermeden önce işten ayrılmış ve kıdem tazminatını hak ettiği kabul edilmiş ise mal rejiminin sona erdiği an itibarıyla ödeme yapılmamiş olsa bile mevcut kabul edilerek tasfiye hesabına dahil edilir. Mal rejiminin sona erdiği an itibarıyla henüz işten ayrılınmamış veya kabul edilip onaylanmış tazminat başvurusu yoksa, sonraki tarihlerde eşe ödenen kıdem tazminatı tasfiyeye dahil edilmez. Mal rejimi kurulmadan önce veya mal rejimi sona erdikten sonra yapılan başvuru üzerine ödenen kıdem tazminatı edinilmiş mal kabul edilemez. Ödemelerin mal rejiminin tasfiyesine konu edilebilmesi için belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Belirlenebilir olmayan belirsiz haklar tasfiyeye konu olmaz.
d. Özel Kurum ve Kuruluşlar Tarafından Eşlerden birine Yapılan Bireysel Emeklilik, Hayat Sigortası vs. Şeklindeki Ödemeler
Özel kurum ve kuruluşlar tarafından eşlerden birine yapılan bireysel emeklilik, hayat sigortası vs. şeklindeki ödemeler, kamu otoritesi kullanılarak ve kamu hukuku çerçevesinde yapılmadığından TMK’nin 219. maddesinin 2. fıkrasının 2. ve 3. bentleri ile 228/2. maddesi kapsamında değerlendirilmez.
Üyelik süresine, yaşa veya diğer başka koşullara tabi olan özel kuruluşların bu tür ödemeleri prim ödeme esasına dayalıdır. Belirtilen özel kurum ve kuruluşların eşe yaptıkları toptan veya irat şeklindeki ödemelerinin hangi mal grubuna dahil olacağı, eş tarafından ödenen primlerin hangi mal grubundan karşılandığına bağlıdır. Bu, ikame kuralının gereğidir. Primler kişisel mallardan ödenmişse ilgili özel kurum tarafından mal rejiminin devamı süresince eşe yapılan ödeme kişisel mal, edinilmiş mallardan ödenmişse de edinilmiş mal kabul edilecektir. Primlerin hangi mal grubundan karşılandığını tespit etmek mümkün değilse TMK’nin 222. maddesinin 3. fıkrası göz önünde bulundurularak edinilmiş mallardan ödendiği kabul edilecek ve eşe yapılan ödeme edinilmiş mal grubundan sayılacaktır.
Bireysel emeklilik ya da hayat sigortası sisteminde biriken paranın mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla henüz çekilmemiş olması, eşin herhangi bir finans kuruluşunda bulunan vadesi dolmamış vadeli hesabı gibi kabul edilmelidir. Mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla, bireysel emeklilik ya da hayat sigortası sisteminde eşin birikmiş parası mevcut ancak süre, yaş vs. gibi koşulların tamamlanmamış olması nedeniyle henüz ödenmemiş olsa bile; mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla sistemden gerekli koşulları tamamlamadan ayrılması durumunda ödenecek miktar ne kadar ise o kadar miktar ilgili eşte mevcutmuş gibi kabul edilir ve tasfiyede o miktar nazara alınır.
Konunun daha iyi anlaşılması bakımından örnekle açıklayacak olursak; 10 yıl ve 55 yaş koşulunu arayan bireysel emeklilik sistemine girmiş olan davalı eş, gerekli koşulları tamamladıktan sonra sistemden ayrılsaydı 200.000,00 TL alacak olsun. Ancak, süre ve yaş koşulunu tamamlamadan mal rejiminin sona erdiği 5. yılda sistemden ayrıldığı varsayılması durumunda devlet katkısı ve yüksek faiz avantajlarından yararlanamayacağından 30.000,00 TL toptan para alacak olsun. İşte davalı eş, mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla bireysel emeklilik sisteminden ayrılmamış olsa dahi, sanki 5. yılda ayrılmış ve kendisine 30.000,00 TL toptan para ödenmiş gibi bu miktar mevcut kabul edilerek tasfiyede nazara alınacaktır. Bu durumda davacı eş, daha sonraki tarihlerde süre, yaş ve diğer koşulları tamamlayarak, sistemin sağladığı avantajlardan da yararlanarak, emekli olan ve emekli ikramiyesinin tamamını alan davalı eşten artık bir talepte bulunamaz.
● Çalışma Gücünün Kaybı Nedeniyle Eşe Ödenen Tazminatlar
TMK’nın 219. maddesinin ikinci fıkrasının 3. bendinde düzenlenmiştir. Maddede sözü edilen, tazminat, kusurlu veya kusursuz sorumluluk kapsamında çalışma gücünü kaybeden eşe, buna neden olan tarafça ödenen maddi tazminattır. Bu tazminat, yukarıda belirtilen sosyal güvenlik kurum ve kuruluşları dışındaki gerçek veya tüzel kişiler tarafından yapılan ödeme olup, kural olarak edinilmiş maldır.
Yine, çalışma gücü kaybı nedeniyle ödenen tazminata neden olayın mal grubunun belirlenmesinde önemi yoktur. Bu açıklama doğrultusunda, iş kazası nedeniyle ödenen tazminat ile trafik kazası ya da kavga sonucu ödenen tazminat arasında da ayırım bulunmamaktadır. Çalışma gücü kaybı nedeniyle ödeme yapılan eşin, olayda kusurlu olup olmaması da sonuca etkili değildir. Eşin çalışmasini tamamen engelleyen ya da çalışsa bile daha az gelir elde etmesine neden olan eylemlerden dolayı ödenen her türlü bent kapsamında değerlendirilmelidir. Ancak, çalışma gücünün kaybı nedeniyle eşe ödenen manevi tazminat TMK’nin 220/3. maddesindeki düzenleme nedeniyle ödeme yapılan eşin kişisel malı sayılacağından bu madde kapsamında değerlendirilemez.
Ödeme tarihi itibarıyla TRHA (Türkiye Hayat Annüite Tablosu) 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak, tazminat ödemesi yapılan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde (periyodik olarak) yapılsaydı, her bir güne karşılık gelen miktar saptanmalıdır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraki kalan olası bakiye yaşam günleri ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanmalıdır. Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, tazminat ödenen eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam tazminat miktarından, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.
Çalışma gücünün kaybı nedeniyle eşe ödenin tazminatın edinilmiş mal sayılması için, tazminat ödemesine konu olayın mal rejiminin devamı sürecinde gerçekleşmiş olması gerekir. Mal rejiminin başlangıç tarihinden önce veya sona ermesinden sonra gerçekleşen olaylar nedeniyle ödenen tazminat edinilmiş mal sayılmaz. Mal rejimi devam ederken gerçekleşen olay nedeniyle eşe yapılacak maddi tazminat ödemesinin mal rejiminin içinde veya sona ermesinden sonra gerçekleşmesinin önemi bulunmamaktadır. Her iki durumda da, TMK’nın 228/2. maddesine göre yapılacak hesaplama neticesinde edinilmiş mal olarak belirlenen kısım tasfiye de dikkate alınmalıdır. Zira, çalışma gücü kaybına neden olan olay mal rejiminin devamı sürecinde gerçekleşmekle artık belirlenebilir hak niteliğine kavuşmuştur.
● Eşin Kişisel Mallarının Gelirleri
Esasen, TMK’nin 219/1. fıkrasına göre edinilmiş mal, her eşin edinilmiş mallara katılma rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. TMK’nın 219/2. fıkrasının 4. bendinde ise kanun koyucu tarafından kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mal sayılacağı kabul edilmiştir.
Kişisel malların gelirleri her türlü doğal ve hukuki semereyi kapsamaktadır. TMK’nın 685. maddesi gereği doğal ürünler, asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır, bağımsız mülkiyetin konusu olmaz ve asıl şeyin statüsüne tabi olur. Doğal ürün, ancak asıl şeyden ayrıldıktan sonra ayrı mülkiyetin konusu olur. Kanuni düzenlemeye göre, edinilmiş mallara katılma rejiminde, kişisel mal grubuna ait asıl şeyden ayrılan doğal ürün, bağımsız mülkiyetin konusu olmakla birlikte aynı zamanda edinilmiş mal grubuna ait malvarlığı sayılır. Buna göre, bir eşin kişisel mal grubuna ait tarım arazisinden elde ettiği meyve, sebze, hububat vb. gibi ürünler edinilmiş mal sayılır. Bu malların satışından elde edilen gelir de ikame kuralı gereği yine edinilmiş mal grubuna ait olur. Bundan ayrı, kişisel mal grubuna ait malın hukuki semeresi olan kira veya faiz gelirleri de edinilmiş mal grubuna aittir. Örneğin, eşlerden birinin miras yolu ile kazandığı kişisel mal niteliğindeki dükkanın veya evin kira geliri, bankadaki paranın faizi, kişisel mal niteliğindeki hayvanın yavrusu edinilmiş mal sayılacaktır.
Kişisel malların gelirleri yönünden tasfiyede net miktarlar dikkate alınacaktır. Doğal ve hukuki semerelerden, duruma göre yapılan işçilik, ilaçlama, bakım, vergi vb. gibi masraflar çıktıktan sonra kalan miktar edinilmiş mal kabul edilecektir. Kişisel mal niteliğindeki paranın faiz gelirinin, enflasyondan arındırıldıktan sonra kalan miktarı edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. Başka bir anlatımla, kişisel mal niteliğindeki anapara yönünden enflasyon nedeniyle gerçekleşen değer kaybı göz önünde bulundurulduktan sonra elde edilen faiz geliri edinilmiş mal sayılmalıdır.
Kişisel malın edinilmiş mal niteliğindeki geliri kullanılmak suretiyle, elde edilen başka malvarlığı TMK’nin 219/2. fıkrasının 5. bendi gereği (ikame kuralı) yine edinilmiş mal olarak kabul edilecektir.
● Eşlerin Üçüncü Kişilerdeki Alacakları
Mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla fiziki olarak mevcut olan edinilmiş mallar ile birlikte kural olarak eşlerin üçüncü kişilerden olan alacakları da artık değere katılma alacağı miktarının tespitinde hesaplamanın aktif tarafında yer alır. Alacağın konusu para olabileceği gibi, para ile ölçülebilen ve ekonomik değeri olan şirket ortaklık payı, ürünün bir bölümü, telif hakkı, intifa hakkı, oturma hakkı, tapu tahsisinden yararlanma hakkı, zilyet olma hakkı vb. de olabilir. Bir başka açıdan bakıldığında, alacağın konusunu taşınır ve taşınmazların da oluşturabileceğini söylemek mümkündür.
Mal rejiminin devam ettiği süreçte, alacak hukuki anlamda hak edilmiş olmalıdır. Alacağın hak edilmesi bir sürece veya birden fazla koşula bağlı ise, mevcut mal kabul edilmesi için, mal rejiminin sona erdiği an itibarıyla bu sürecin tamamlanmış ve koşulları gerçekleşmiş olması gerekir. En kötü ihtimalle, alacağı doğuran kurucu ve esaslı unsurlar mal rejiminin devamı sürecinde tamamlanmış olmalı, mal rejiminin sona ermesinden sonrasına kalan basit ve şekli anlamdaki prosedürün eksikliği alacak hakkının oluşmasını engelleyecek önemde olmamalıdır. Hak edilmiş ancak henüz ifa veya tahsil edilmemiş alacaklar artık değer tespitinde aktif tarafta yer alır. Diğer yandan, alacak hakkı mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla güncelliğini korumalıdır. Mal rejiminin devamı içinde önce doğmuş ancak sonraki tarihlerde talep edilemeyecek duruma gelmiş alacak, artık değer hesabında gözetilmez.
Bilindiği gibi, kambiyo senedi olan çekte vade bulunmamaktadır. Keşide edildikten sonra alacaklısı lehtarının alacak hakkı doğar. Sonraki tarihlerde, çeki tahsilata koyması vadeli olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle, mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla keşide edilmiş çekten kaynaklanan alacak, hak edilmiş alacak sayılır.
Mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla derdest olan dava dosyalarından kaynaklanan alacaklarda durum biraz farklıdır. Şöyle ki, derdest olan dava sonunda mahkemece verilecek karar, kurucu yenilik doğurucu (inşai) nitelikte ise, dava konusu olan alacak ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte hak edilmiş olacağından, mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmadığı kabul edilerek artık değer hesabına dahil edilmeyecektir. Ancak, derdest dava sonunda mahkemece verilecek karar önceden doğmuş olan bir hakkı belirleyici, açıklayıcı, tespit edici nitelikte ise davanın konusu olan alacak mal rejiminin devamı sürecinde hak edilmiş kabul edilerek aktif tarafta yer alacaktır.
Mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla henüz vadesi gelmemiş mevduat hesapları, devlet tahvilleri, bireysel emeklilik fonunda birikmiş alacaklar mal rejiminin sona erdiği andaki karşılığı göz önünde bulundurularak, edinilmiş mal olması kaydıyla artık değer hesabının aktif tarafına dahil edilebilir. Eşlerden birine ait olduğunda uyuşmazlık bulunmayan hak edilmiş bu alacakların, vadesi gelmeden veya süresi dolmadan ödenmesinin istenmesi durumunda, süre ve koşulların tamamlanmış haline göre bir kısım değer kaybı olabilir. Mal rejiminin sona erdiği tarihte süre ve koşulların tamamlanmamış olması nedeniyle eksik haliyle ne kadar bir ödeme yapılacak idiyse o miktar mevcut kabul edilerek katılma alacağı hesabına dahil edilmelidir. Mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla eşin henüz bu parayı çekmemiş, sistemden çıkmamış olmasının önemi yoktur. Eşin hakkı olduğunda uyuşmazlık bulunmayan bu tür alacakların süre ve yaş koşulu tamamlamadan paraya çevrildiği kabul edilir. Örneğin, prim ödemek suretiyle bireysel emeklilik sistemine girmiş eşin, belli yaş ve süre koşulunu tamamlaması durumunda alacağı tazminat miktarı 100.000 TL iken, istenen yaş ve süre koşulunu tamamlamadan (mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla) sistemden erken çıkması durumunda eksik haliyle alacağı miktar 20.000 TL ise bu eksik miktar mevcut olduğu kabul edilerek, tasfiye tarihi (karar tarihi) itibarıyla 20.000 TL’nin reel karşılığı bilirkişiye tespit ettirilerek artık değer hesabında nazara alınır.
Eşlerden birinin, üçüncü kişiden ya da kurumdan hak edilmiş olduğunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan ancak mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ödeme koşullarının tamamlanmasına ve her türlü yasal yollara başvurulmasına rağmen tahsil edilemeyen batık alacakları söz konusu olabilir. Bu tür alacaklar davalı eş tarafından tahsil edilmemiş olmakla birlikte, hak edilmiş olması nedeniyle tasfiye davasına konu yapılmasında yasaya aykırı yön bulunmamaktadır.
Ancak, mahkeme hakimi tarafından somut olayın koşullarına göre usul hükümleri de gözetilerek adil ve hakkaniyetli çözüm üretilmelidir. Şöyle ki; henüz ödenmemiş batık alacağı ödendi kabul edip alacaklı eş lehine eda nitelikli katılma alacağına hükmetmek borçlu eş aleyhine, ödenmediği dolayısıyla mevcut olmadığı gerekçesiyle reddetmek ise ileride ödenme ihtimaline binaen alacaklı eş aleyhine bir durum oluşturacaktır.
Hukuki sürecin etkin yönetilmesi, doğru stratejilerin belirlenmesi, güvenilir bir işbirliği ile boşanma davanızı en iyi şekilde yönetilebilmesi için hukuki ihtiyaçlarınızı anlayan ve ilgili alanda uzmanlaşmış bir boşanma avukatı ile süreci takip etmenizi önemle tavsiye ederiz.